ne güzel bir şeymiş lan galip gelmek. maç sonunda bu duyguyu unuttuğumu farkettim. takım bizi sinir hastası etme yolunda ilerlemekten vazgeçerse sağlığımız açısından bayağı iyi olacak. zira ileriki yaşlarda allah korusun abdürrahim albayrak gibi olmaktan korkuyorum.
kadrolar açıklandığında yalan yok ilk düşüncem "trabzon bizim içimizden geçer" oldu. koşmayan bir hücum hattının arkasına iki yumuşak orta saha koymak bana göre intihardı. pas yapmaktan başka çaresi olmayan bu kadronun tek iyi tarafı sabri'nin kesilmesiydi. 15 gün öncesine kadar sabri - tarık - hamit rotasyonu bana yeter diyen hamza hocanın bu açıklamasının nereden tutarsan tut elinde kalacağını daha yeni farketmesi skandal. zararın neresinden dönersen kar diyecem de bu zararın dönüşü olacak mı şüpheliyim.
orta sahaya iki yumuşak oyuncu koymaktan şikayet ettim ama jem paul karacan dışında ısıran orta saha oyuncumuz yok. onu da daha önce hiç izlemedim. hazırlık maçlarında ışık vermeyi bırak iki metre yanına pas atmaktan aciz bir oyuncunun nasıl transfer edildiğine hayret ettik. nitekim orta sahanın bu denli eksik olduğu bir maçta bile süre alamadı. yani kadro mühendisliği bu kadar kötü olunca orta sahada yumuşak oyuncu oynatmaktan başka çaremiz yok.
merak ediyorum, selçuk cezalı olmasaydı ya da grosskreutz'un lisans problemi olmasaydı bu maça 3 orta saha çıkar mıydık acaba. çünkü elimizdeki yumuşak orta sahaları üçlü oynatırsak daha fazla verim alabiliriz. ancak hamza hocanın böyle bir düşüncesi olduğundan şüpheliyim.
inatla, rezalet oynayan burak ve podolski'yi kesmiyor. oyuncuyu oynatarak kazanırsın düşüncesini benimsemiş belli ki ama üstadı fatih terim'den yeri geldiğinde her oyuncunun kesilmesi gerektiği dersini alamamış.
millete sempatik gözükmekten başka bir vasfı olmayan şota sağolsun, topu bize vererek orta sahadaki bu kötü kadro tercihinin sırıtmamasını sağladı. ilk yarının genelinde orta sahada pas yaptık. çünkü ön tarafta podolski'ye ve burak'a attığımız topların neredeyse hepsi rakibe gitti. açık açık görülen bu zaafiyetin devre arası giderilmesi lazımdı ama oyuna müdahale konusunda master yapmış hocamız buna gerek görmedi. ikinci yarı 10-15 dakika kadar daha bu duruma sabretti. ilk yarıda burak ve podolski dışında fena olmayan takımımız bu bölümde fizik olarak düştü ve alarm vermeye başladı. zaten sonrasında maç boyunca iki takımda orta sahayı çabuk geçti. brezilya liginden bir maç izliyormuşuz hissi uyandı.
aslında bizim orta sahamız ilk yarıda da oynattığımız oyuncu profilinden dolayı çok çabuk geçiliyordu ama dediğim gibi şota topu çoğunlukla bize vererek über bir hoca olduğunu gösterdi. komik adam vesselam. burada jose için bir parantez açmak lazım. topsuz oyunda takımı inanılmaz rahatlatıyor. başta orta saha olmak üzere diğer oyuncularımız pas verdikten sonra rakibin arkasına saklanmıyor.
* hemen boş pozisyona kaçarak yeniden top istiyor. pas hızı da diğer oyuncularımızın üzerinde. umarım zamanla takıma ayak uydurup bu özelliklerini kaybetmez.
denayer'in sağ bek performansı bayağı iyiydi. hakan zaten formda. nando da yavaş yavaş formuna kavuşacak gibi. chedjou döndüğünde vasat performans gösteren semih yedeğe çekilir. birkaç maçtır kötü olan carole'ün de toparlayacağını düşünüyorum. forma adaleti olursa defans hattında bir düzen sağlarız. ön tarafta hoca inat etmekten vazgeçerse sinan'ı kadroya alıp o bölgeyi biraz düzeltebilir. gerçi bu aralar yönetimi koruyup taraftara laf sokmakla meşgul.
galibiyet güzel şey. hamza hoca gitsin diye yenilmemizi isteyenlere prandelli'yi hatırlatmak isterim. maç sonuçlarına bakmadan da hoca kovulabilir. biz ne olursa olsun hakeden oyuncularımız için destek vermeye devam edelim.