• 502
    dik oturup dosdoğru konuşalım.
    şu pembe gözlükleri kenara bırakalım.
    üçgen yaparak oynadığımız anlardan keyif alanlar, uyum yakaladigimizda her şey çok güzel olacak diyenler..
    iki yıldır doğru düzgün top oynamiyoruz ne sistem ne taktiksel bir şey göremiyorum sahada. orta sahada sabaha kadar değil üçgen çeşitli geometrik paslar da yapsan ileri gitmedikçe atak olgunlaşmaz . şu topu herkes niye ayağına bekler anlamıyorum. yerleşik düzende etkili oyun yok artık. şu üçgenleri geriden ileri doğru taşırsan, bireysel fark yaratan adamın da katkı yaparsa öyle fark yaratırsın. yoksa premier lig de oynayan onlarca yıldız enayi mi gelip top istiyor? ya da m. city ye sahayı dar eden norwich e bakın.. presi nasıl kirdiklarini görün.. bunları ayağa top bekleyerek yapmıyorlar tabi..

    mac ozeline bakarsak babel in defansif hata sonucu bulduğu pozisyon ve emre mor girdikten sonra birkaç dk.lik atak girişimi harici varlık gösteremedik . motor tesfiye mezunu reji sayesinde babel' in pozisyonunu tam olarak tekrarlarda görebildik.

    bugünü güya galibiyet arayarak ama açıkça beraberliğe yatarak sonlandirdik. zira galibiyet isteyen terim i az çok tanıyorum. 90 larda defansif hamle yerine 70 lerde forveti ikilerdi en azından. mariano şener değişikliği sakatlıktan dolayı olduğunu varsayıyorum.
    size şunu garanti edebilirim bu suursuz futbol devam ederse kendi evimizde brugge karşısında galibiyet paniği ile dağılırız. diatta denen adam leblebi gibi dizer asist yapar gol atar..
    psg ile madrid e değinmeye gerek bile yok.
  • 504
    takım hazir degil.

    kadro kalitemizle 1 puan aldığımız maç.

    geçen yılki (18-19) takım fizik olarak hazır da olsaydı bu macı 2-0 kaybederdik.

    kazanabilseydik ilk 2 için heyecan yapacaktım da şimdi kalan 5 maçtan 8-10 puanı nasıl alacağız :/

    neyse 1 puan fena değil. bu sonuçla son maça kadar iddiasız kalma ihtimalimiz yok.

    artık asy'de namaglup hedefiyle 5-9 puan almaya çalışacağız.
  • 506
    "gittikçe daha iyi olacak bir takımın sinyallerini verdi galatasaray" diyordu fatih terim, belçika deplasmanında 0-0 biten maçın ardından sıcağı sıcağına yayıncı kuruluşa. paris saint germain, real madrid ve brugge'li grubun ilk maçında dış sahada falcao ve lemina gibi takımla daha ikinci maçına çıkan oyunculardan oluşan onbirle sahada boy gösteren galatasaray hiç de yabana atılmayacak bir oyunla, topa rakibinden daha fazla hakim olarak hanesine bir puan yazdırarak istanbul'a dönüş hazırlıklarını yapıyordu bu yazıyı yazarken...

    şampiyonlar ligi müziği çalarken gökte güneşi görmek pek de aşina olmadığımız bir durumdu ama uefa'nın yeni formatı gereği stad ışıkları ancak maçın ikinci yarısı yeşil zemini aydınlatabildi de bu organizasyonda çok da garibimize gitmeyen şekilde ev sahibi oyuna baskılı başladı. pozisyon da buldu muslera'nın kalesinde mavi-siyahlı takım ama onuncu dakikadan sonra tribünlerden gelen "saldırın, saldırın, saldırın" tezahüratı eşliğinde galatasaray ipleri eline alıp, rakibi oyunu kendi sahasında kabul etmeye zorluyordu. topu bizimkilere bırakmak belki de belçikalıların taktiği de olabilirdi zira diagne'nin oyuna girdiği 73. dakikaya kadar gol atmak için tek yaptıkları marcao ve luyindama'nın arkasına atacakları uzun toplarla forvetlerini buluşturmaktı. kısmen bu planları tuttu ama topu üç direk arasından geçirme konusunda beceriksizdiler, ya da başka bir ifadeyle muslera kalesinde oldukça konsantreydi. özellikle maçın ikinci yarısında önce bonaventure'nin karşı karşıya "net" bir şutunu harika çıkaran uruguaylı eldiven, üç dakika sonra yine aynı oyuncunun altı pastan kafa vuruşunu harika bir refleksle çıkarırken, "bugün kale size kapalı" mesajı yolluyordu.

    ev sahibi bu iki net pozisyonu gole çeviremedi belki ama maçın en kritik pozisyonu babel'le galatasaray'dan geldi. dakikalar 30 gösterip, galatasaray rakip yarı sahaya iyiden iyiye yerleşmişken, savunmadan atılan uzun bir topta brugge defansının da hatasından yararlanan hollandalı oyuncu, kendisine has çalımlarla ceza sahası içinde önünü açınca kaleci mignolet'le karşı karşıya kaldı ve sert şutu kalecinin omuzundan döndü. "yaradana sığınıp sert vurmak" babel'in tarzıdır, böyle nice goller atmıştır ama bu pozisyonda keşke ayak içi plase ile "köşeyi görebilseydi"... neyse, canı sağ olsun, topun girmeyeceği varmış, üç dakika sonra ev sahibinin kontra atağında ricca'nın şutu da direkten auta giderken onların taraftarına bu defa saç baş yoldurdu...

    dakikalar ilerleyip seyircisine gol sevinci yaşatamayan, üstelik emre mor'un da oyuna girmesiyle kalesinde tehlikeli pozisyonlar görmeye başlayan brugge'ün hocası clement, ezeli rakipleri anderlecht'in elinden kaptıkları "tapusu" galatasaray'ın elinde olan diagne'yi oyuna aldı ve merkez santraforlu bir oyuna geçerek sistemini değiştirmek zorunda kaldı son 20 dakikada. bu değişiklik galatasaray'ın da işine yaradı zira diagne luyindama ve marcao arasında çok etkisiz kaldı ve beklenen gol gelmedi. onların tersine maçın son dakikalarında galatasaray, önce nagatomo'nun uzaktan çektiği şutla, sonra da falcao'nun kornerden gelen topa vurduğu kafa vuruşuyla az kalsın tabelayı değiştirebilecekti... ama olmadı...

    fatih terim'in belirttiği gibi bu oyuncular birlikte oynadıkça, maç temposu yakaladıkça isimlerine yakışır performanslar ortaya koyacaklardır. fransız nzonzi önceki maçlarda olduğu gibi yine görevini hatasız yapan topçuların başında yer alırken, maç eksiği olmasına rağmen lemina, belhanda'nın yokluğunu arattırmamaya gayret etti. hafta sonu kasımpaşa maçında da oynadığı kısa süre içinde yapacakları konusunda "ışıltılar" sunan lemina, brugge karşısında da fena değildi. seri de takıma alıştığını ve önümüzdeki haftalar orta sahanın yükünü çekeceğini gösterdi...

    biz maçın golsüz bittiğini zannedip, pijamaları giyip, yatmaya hazırlanırken, 90+30'da fatih terim, metin oktay'ın bir fenerbahçe maçında çaktığı vole ile ağları deldiği gibi "voleyle" uykularını yine kaçırıyordu "birilerinin"... mikrofon karşısına her geçtiğinde ağzından fatih terim ismini düşürmeyen fenerbahçe başkanı zat, bu kez de hocayı "sicili bozuk" diye tanımlarken, brugge maçının ardından yapılan basın toplantısında kendisine bu sözler hatırlatılınca, imparator şöyle cevap veriyordu: "merak ediliyorsa maçtan önce öğrendim. yani eğer hedef buysa... avrupa'nın en büyük futbol organizasyonunda burada olmayanlarla ilgili konuşmayalım isterseniz, rica ediyorum. sicilin parayla, nüfuzla, reklamla doldurulamadığı yerdeyiz çünkü. kimin ne dediğine dönünce bakacağız. değerse cevabını alacak herkes. cevabını vereceğiz. şimdiye kadar kim aldıysa herkes alacak. değer bulduğumuz şeyleri eğer gerekirse cevap vereceğiz. hiç kimse merak etmesin..."

    kaynak ve maçtan fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...e0-0galatasaray.html
  • 507
    acikcasi ben oynadığımız oyundan gayet memnunum. bu takim kolay kolay tempo yapamaz tempo yapmasi zaman alacaktir yüksek ihtimal sonraki milli aradan sonra takim açılmaya başlayacaktır. ama bu takım bugün eger tempolu oynasaydi brugge cok rahat 2 farklı galibiyet elde ederdi. hoca takimi beraberliğe gore hazırlamış ve istediğini aldığı sehilde devam edecek. psg maçlarını kafadan silmek lazım insallah bi beraberlik falan alirsak o maçtan hayaller ötesi olur. son olarak takimin miy miy yavas temposundan ilk kez boyle oldum
  • 508
    (bkz: 18 eylül 2019 club brugge galatasaray maçı) tekniğin ve alışkanlıkların birbirine karıştığı maç olmuştur. alınan beraberliğin oynanan oyuna karşı hak edildiğini söyleyebilirim. lemina'nın ve nzonzi'nin topu rakipten söküp aldığı anlara bakılınca orta saha gerçekten umut vaadedici. defansımız ise yürekleri bazen ağıza getiriyor. ne zaman bir hata yapacaklar da gol yiyeceğiz diye düşünmeden edemedim. falcao'dan bugün yararlanamamamızın nedeniyse rakibe karşı topla hızlı atağa çıkamamamız gibi görünüyor. baskıda çok yedik tabi. hız konusunun başrolünde seri göze çarpıyor. neyse beraberlik primi olan 900.000 bin euro'yu da ilk maçımızla cebimize koyduk. gelecek maçlardan galip ayrılmak dileğiyle, ilk maç için güzel sonuç.
  • 509
    istedigimizi aldik diyenlere katilamadigim mactir. sicagi sicagina yazmak istemedim, ama mac oncesi neden kendi adima galibiyet bekledigimi yazmistim. birakin galibiyeti, oynanan oyun da malesef tat vermedi, yakaladigimiz tek pozisyon rakibin pas hatasindan kaynaklaniyor, buna karsilik cokca da tehlike yasadik kalemizde, yani galibiyete yakin biri varsa o da rakipti. ha sonuca bakarsaniz, grupta 3.luk mucadelesi verecegimiz rakip ile deplasmanda 1 puan aldik dersiniz, olumludur. lakin gelelim diger konulara.

    17 yil sonra ilk defa sampiyonlar liginde bir deplasmani gol yemeden bitirmisiz. arkadaslarim, kardeslerim, bir seyler ters gidiyor. malesef hoca ve oyuncularla da alakali degil bu durum. bugun goruyorum, bekleri de halletseydik cok iyi olurduk diyenler var, kagit uzerinde de oyle gorunuyor. gecen sene de tek eksik forvet gibiydi. malesef hocalar da oyuncular da degisiyor, ama sahadaki oyun hic degismiyor. beni bir taraftar olarak yilma noktasina getiren sey bu. sahada nerdeyse 11 tecrubeli yabanciyla oynuyoruz tamamen, ama amatorlukler hala ayni, buna inanamiyorum. yani, kaliteli oyunu gectim, bari bunu astigimizi gorsem uzulmeyecegim. sabri varken de taclari rakibe atiyorduk, hala atiyoruz. korneleri, yan ortalari onceden de bok gibi kullanip ilk savunma oyuncusundan donuyordu hala oyle. macin 2. devresinde, yarisahamizdan faul atisini kullanmaya muslera cikti mesela, dogrudan rakip kaleciye yolladik topu. arkadas, bizden baska kimse sunlari yapmiyor kolay kolay. hucumda top geveliyoruz sadece, tembel tembel paralel pas yaparak kaleye gitmeye calisiyoruz, oyuncular sanki gol atabileceklerinin bilincinde degil, vites artirmadan kosup pas atiyorlar, gitmiyorlar bam bam rakibin uzerine. ne zaman bu seviyeye cikacagiz diye bekliyoruz yillardir, ben 11 yabanci oynayinca cok umutluydum, hala ayniyiz. hocamla da pek alakasi yok galiba, italyan hocalar varken de boyleydik avrupa'da.

    ben yerel basaridan biktim beyler bayanlar. ulkedeki bok gibi futbol ortaminda, kaostan gundemden futbol oynamaya enerji kalmiyor zaten. bunu iyi kotarip aliyoruz ligi eyvallah, kicimizi yirtiyioruz ovunuyoruz sampiyonlar ligi diye. ee bunun icin mi? gidip ne yapiyoruz? kimse takim hazir degil diye savunmasin, hoca bile, bu cok daha kotu bir aciklama. takimi biz buraya hazirlayamiyorsak ne diye kuruyoruz pahali kadroyu? bizden baska kimsede de yok zaten bu bahane, kondusyonu, sezon yuklemesini, ligi actigin tarihi bir tek biz dusunuyoruz anasini satiyim. bugun belcika ligi 2. haftasi oynaniyor olsa bile ne degisecekti ki, ya da ne degisiyor? isvec'in bilmem ne takimina karsi plajdan bile gelse oynuyor buyuk takimlar. ya baseller apoeller, ulan slavia praglar bile imzasini atiyor bir sekilde her sene illaki. bak dinamo zagreb italyanin flas takimini 4ledi bugun. var mi soyle bir zaferimiz kac yildir? boyumuzdan buyuk takimlara zaten dis geciremiyoruz yillardir, boyumuzda olan takimlar da gelip bizi eliyor gidiyor, boyumuzun altindakiler de "onlarin ligi erken basladi" bahanesiyle geciyor bizi. ben biktim bu bahane isinden, sirf bu sebeple, bu hirsla bugun 3 puana oynamaliydik, rezalet bir avrupa karnemiz var, bunu duzeltmeye gitmeliydik su iddiali kadroyla ve havayla. olmadi, olmuyor.

    icimde biriktigi icin asiri olumsuz bir tablo cizdim, farkindayim ama bazi beklentilerimiz var, takimin camianin da bunlara paralel gitmesini temenni ediyorum. malesef gerceklerden kaciyoruz gibi geliyor. bunun sonucunu da cekecegiz, buyuk ihtimal onumuzdeki sene sampiyon olsak da eleme oynamak zorunda olacagiz zaten. lafa gelince sampiyonlar ligi takimiyiz diyoruz da, hakkini veremiyoruz abiler. yine de umutu ve destegi kesmeyecegiz tabi, real ve psg maclarindan beklentimi surdurecegim, o imzayi atmamiz icin.
  • 510
    bize 900 bin euro gelirin yanısıra ülke puanına da beraberlik sonucu kazanılan 1 puanın yanında ülke puanına 1/5=0.200 puan getiren, türkiye'nin puanını 30.600 'e çıkmasına neden olan maç.

    ülke sıralamasında önümüzde olan ukrayna, temsilcisi shakhtar donetsk 18 eylül 2019 shakhtar donetsk manchester city maçı'nda 2-0 mağlup olduğundan ülkesine puan kazandıramadı. ukrayna ile aramızdaki puan farkı 0.100 puana inmiş oldu gün itibariyle.

    https://gss.gs/eY9.jpg
  • 511
    bu takim geçen yil oynadigi futbolu oynayamayacak, burasi kesin. yani oyunu geride kar$ila onyerkuru'nun önüne at, hizla ceza sahasina girsin, karambolle golü bul. bunlari görmeyecegiz.

    galatasaray bu yil daha ne yaptigini bilen bir takim gibi oynuyor ve rakiplerini daha ilerde kar$iliyor. ilerde basan bir galatasaray var. son yillarda en çok hasretini çektigimiz güçlü orta sahayi sonunda kurabildik fakat bu sefer de kimse inisyatif almak istemiyor. topu alan yana oynuyor, eveleyip geveliyoruz. herkeste çikarkan top kaptirmaktan çekiniyormu$ gibi bir hal var. topa sahip olmak güzel bir $ey. en azindan rakibin tehlike yaratmasini önlersin ancak çok sikici geçiyor maçlar.

    ben açikçasi bam bam bam oynayan galatasaray'i seviyorum. ancak elimizdeki oyuncu portfoyu bunu oynamaya müsait degil gibi sanki. atletik oyuncu olarak bir tek emre mor var oyuna hareketlilik katan.

    seri, nzonzi ve lemina üçlüsü kagit üzerinde çok iyi fakat orada sneijdervari bir çilingir eksik. belhanda dönerse nasil olur, bilmiyorum fakat 4-3-3 bizi uzun vadete tamin etmeyecekmi$ gibi gözüküyor.

    gidip dönememekten korkan 2 bekimiz var. e adamlar 33 ya$inda zaten. haksiz da sayilmazlar. kanatlari kullanamiyoruz. ileriye uzun top atip, top tutmasini saglayacak andone var, oynatamiyoruz. feghouli ve belhanda haricinde orta saha ve hücum oyunculari birbirilerini sifir taniyorlar. kim nereye ne zaman ko$acak bilmiyorlar. tutuk futbolun sebebi de bu. oyuncular bireysel anlamda kaliteli fakat henüz birlikte hareket edemiyorlar. topu bir $ekilde 2. bölgeden 3. bölgeye ta$iyabilmemiz lazim. ekbaba bunu yapabilirdi ama sakat. atalay yapabilir mi? meçhul. belhada yapar diyorum fakat onun da top kayiplara sikintiya yol açabilir.

    ancak tüm olumsuzluklara ragmen dün* 3 puan bir oraya, bir buraya gitti ve rakipler 1er puana razi olmak zorunda kaldi.

    2-0 maglup da olabilirdik, 2-0 galip de gelebilirdik. muslera devle$ti. marcao ve luyindama da iyiydi. mariano ve yuto ellerinden geleni yaptilar fakat vasati a$amadilar. feghouli etkisizdi fakat sol ayaginin içi ile yaptigi vuru$ 15 santim daha a$agidan gitse, gol olmasi içten bile degildi. babel ko$tu, mücadele etti. girdigi pozisyonu gole çevirememesi büyük talihsizlik. onun kalibresindeki birisi o vuru$u golle sonuçlandirmasi gerekirdi. seri, nzonzi ve lemina oynarak daha iyi olacaklar fakat seri'den daha büyük i$ler bekliyorum. lemina bile daha aktif gözüktü.

    falcao ise henüz hazir degil. bartalli tarafindan acil kondüsyon yüklenmesi gerekiyor. brüj maçinda top gelemdi kendisine. gelen toplarda da defansin 2 metre arkasinda kaldi.

    sonuç olarak, toplama takimla atletik bir takimdan deplasmanda altin degerinde 1 puan aldik. takim birbirni tanidikça daha iyi olacak. orta sahaya bir çilingir gerekiyor ve bir $ekilde andone'yi oynatabilmemiz lazim. 4-3-3'e ali$amadim.
  • 512
    uzun zaman aradan sonra beğendiğim takım. beğenmemin sebebi de ne yaptığını bilerek oynaması. tabii bunda oyunun deplasmanda olması, takımın 1 puan için oynamaya çalışması, kadronun statikliğinin işimize yaraması, oyun kurmaktan çok oyun bozmaya ve skoru tutmaya yönelik planı ve bunların uygulanması hoşuma gitti. oyunu bozmak, kurmaya göre daha kolaydır.

    takım çok yeni, özellikle orta sahamız, bir arada oynamaları ve form tutmaları gerekiyor, tek tek oyuncuları değerlendirmeyeceğim ama seri, nzonzi, lemina bence ilk üst düzey maçlarında iyi bir grafik çizdiler. kötü olarak değerlendirebileceğim mariano vardı, nagatomo hucümda kötüydü ama defansta iyiydi.

    öte yandan şöyle bir husus var, ki sözlük genelinde de çokça bahsedilmiş. bence bu sezonun bizim için en önemli sorunu olacaktır. takım dünkü kadro ile sahada en iyi fizik gücü ve en iyi uyumu ile yer alsa dahi gol atma sıkıntısı çekecektir.

    babel, feghouli aynı tipte oyuncular, kenarda kendini kaybettirip çizgiye inip boşluk bulup falcao ile verkaça girebilecek, hızlı oynayabilecek dinamizme sahip değiller. kanat beklerimiz de bu dinamizmi yaratamadığı için dün, ortasahası güçlü ama kanatları zayıf bir takım görüntüsü çizdik. zaman zaman lemina o dinamizmi verecek bize ama şu anda hazır değil.

    pas oyunu oynayan takımlarda bile bu kadar statiklik yok, o yüzden büyük sıkıntı. sezon başından beri attığımız gol sayısı da bu statik oyunun bir sonucu.

    dün tam bir deplasman takımı gibi oynadık ama önümüzdeki (gbknz: 22 eylül 2019 yeni malatyaspor galatasaray maçı) 'nda gol bulmamız gerektiğinden daha farklı bir değerlendirme olacak.

    emre mor, jimmy durmaz, andone, şener, adem büyük gibi girdiği anda dinamizm katabilecek oyuncuları kadromuza eklemlememiz lazım.

    yani sözün özü, pas oyununu hızlandırsanız dahi, saha içerisinde kısa mesafelerde dinamizmi yakalamadığımız müddetçe bu statikliği aşamayız ve gol atamayız.
  • 513
    genel bir maç yorumu yapmak gerekirse, takım olarak istenilen ve umduğumuz seviyede olmasak ta tecrübeli oyunculardan oluşan bir takım olmamız, bu maçı kaybetmememiz, hatta kazanabileceğimiz pozisyonları da yakalamamız açısından geleceğe daha bir umutla bakmama sebep oldu.

    kondisyon anlamında bir iki seviye daha atlatabilirse teknik ekip bu kadroya, inanıyorum ki birlikte oynayacakları her maç üzerine koya koya gideceklerdir.

    ve sonunda hayvan gibi top oynayan bir galatasaray izleyeceğiz.
  • 514
    oynadığımız oyunun karşılığını aldığımız için mutlu etmiş maç. baskı yesek hatta defolar göstersek de formasyon anlamında çok fazla dağılmadan maçı çıkarmayı bildik. biri kalecide patlayan biri de direğe çarpan iki pozisyondan biri gol olsaydı evet 3 puan gelebilirdi ama olmadı. çok iyi oynanmış bir maçı kazanamamaktansa, ya da basit bir hatayla yenen tek golle maçı kaybetmektense dengeli hatta yer yer baskı yiyerek oynanmış bir maçtan bir puanla çıkmak daha kabul edilebilirdir.

    sezon başında ne oynadığı belli olmayan bir takımdan yavaş yavaş ne oynadığı belli olmaya çalışan bir takıma doğru gidiyoruz belli ki. ama malesef takımı kurmakta geç kalmış olmanın bedelini fikstürün de cilvesiyle bu hazırlık dönemini çok sert maçlarla geçirmek durumunda kalarak ödeyeceğiz. eğer mental olarak yıpranmazsa takımın hem ofans hem defansta bir oyun tutturması kasım ayının ortalarını bulacaktır. psg, real madrid ve fenerbahçe gibi kırıcı maçları bu tarihlerden de önce oynayacak olmamız normalde fazla yıpranmamıza sebep olabileceği gibi hazırlık sürecinden daha büyük derslerle çıkmamızı da sağlayabilir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın