• 242
    “bursa’dan gol haberi mi var 2-2 mi 2-2 mi?”

    burak yılmaz’ın fenerbahçe’nin şampiyonluğunu çaldığı maç. emek hırsıızı burak(!)

    fenerbahçe yerine utandığım gecelerden biri. adamlar harbi kendilerini şampiyon zannetti, sahaya girdiler deliler gibi sevindiler, yetmedi şampiyonluk yarışı verdikleri bursaspor’la toshack geçmek için timsah yürüyüşü yaptılar...

    (bkz: 25 milyonun aynı anda göt olması)
    (bkz: şampiyonluk yakın stadyumu yakın)
  • 266
    trabzonspor'un her zamanki gibi olabildiğine dar vizyonuyla 5. bir şampiyon çıkmasın, anadolu'dan başka bir şampiyon olmasın hedefiyle çıktığı maç. hiç bir amacı yoktu trabzonspor'un. alanzinho ve yattara'ya ne kadar küfrettim hatırlamıyorum. 90 dakika giray, egemen ve onur'un şanlı direnişini izledik. kenardan anons yapılmamış, selçuk 2-2 işareti yapmamış, fener maçı bırakmamış olsa son 5 dakikada da gol bulması muhtemeldi. çünkü trabzon bu 3 oyuncu dışında tamamen salmıştı. 11e 3 oynandı tüm maç.

    bu vesileyle herkesin aynı meclisin açılması, cumhuriyetin ilan edimesi gibi tarihimizde önemli bir yer eden bir diğer bayram olan 16 mayıs giray, egemen ve onur bayramınızı kutlarım.
  • 267
    trabzonsporlu dedem, amcam ve babam ile izlediğim fantastik maç. maçı izlediğimiz yer fenerbahçe ağırlıklı kişilerden oluşuyordu. fener maça da iyi başlamış, fenere gelmiş geçmiş en iyi forvet olan guiza ile golü de erken bulmuştu. o zamanlar daha kral olmayan burak yılmaz orta yapayım derken yanlışlıkla gol atmıştır. işin ilginci burak yılmaz 2009-2010 sezonunun devre arasında fenerbahçe'den trabzonspor'a gökhan ünal transferi karşılığında bir miktar para ile gelmişti. gökhan ünal'ı o dönem biz de istiyorduk ama efsane başkan aziz yıldırım para ve burak'ı bastırıp gökhan'ı almıştı. gökhan'ı bize bıraksalardı belki şampiyon olacaklardı.
    neyse fantastik maça dönersek skor bir bir olduktan sonra maç fenerbahçe ile onur recep kıvrak, giray kaçar ve egemen korkmaz arasında geçmiştir. giray ilr egemen topları kesmiş kesemedikleri yerde ise onur, o gün bin atlı akınlarında muslera gibi şendi. onur'un her kurtarışında amcam işte milli takımın yeni kalecisi diyordu. tabi onur kadar efsanevi on numara, ülkeye gelmiş geçmiş en iyi futbolcu ve finallerin kaybeden adamı alex başta olmak üzere fenerli topçular gol kaçırma yarışına da girmişlerdi. maçın trajediden, fantastik komediye dönüştüren ise uzatma anlarında bursa'dan gelen gol haberi oldu. bir anda bulunduğum mekandaki tüm fenerliler sevinmeye başladı. ulan dedim bursa beşiktaş maçı iki bir bursa şampiyon bunlar niye seviniyor. durum o kadar gerçekçiydi ki ben bile fenerin şampiyon olduğuna inanmış üzülmeye başlamıştım. fenerliler ise çılgınlar gibi şampiyon olduk diye seviniyorlardı. gerçek anlaşıldığı için ve o günlerde fetö muhterem bir yapılanma olduğu için fenerliler üzüntülerini hafifletip akdeniz akşamları şarkısı eşliğinde biraz neşelenmek için stadlarını yaktılar.
  • 187
    --- alıntı ---
    fenerbahçe-trabzonspormaçının hemen sonrası... taraftar, şampiyonluk sevinciyle sahaya fırlamış, oyuncularını kucaklamış; ancak ardından gelen “şampiyon başkasıymış” açıklamasıyla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi yıkılmış.heyecanın birkaç saniye içinde hüsrana dönüştüğü anlar...zaferin yerini bozgunun almasıyla karnaval havası da birden hiddet dalgası şeklinde kabarıyor.derin hayal kırıklığı hızla şiddetli bir öfkeye evriliyor.önce stadın koltukları kırılıp devriliyor.“mücadelenizle hayata direniyoruz” diyen pankartlar ateşe veriliyor.şimdi kale arkasında, yukarıdan yağan sandalyelere karşı baraj oluşturmuş polisler var; bir de itfaiye araçları... yanan tribünlere su sıkılıyor.kara bir duman, sarı lacivert balonların asılı durduğu kapalı tavanına üşüşüyor hızla...zafer tacı olarak hazırlanmış konfetiler alev alıyor.saat 23.00 olmuş; maç biteli 1 saati geçmiş.az önce “en büyük başkan” olarak selamlanan adam, şimdi öfkenin hedefinde...çılgın kalabalık, nefretini yöneltecek hedef arıyor. çıkış tünelinin körüğünü tekmeleyerek; “en büyük taraftar/ yönetici sahtekar” diye bağırıyorlar.o sırada 1907 locasından bir genç kız, aşağıda isyan bayrağı açanlara “nankörler”diye bağırıyor.bağıran, fenerbahçe yöneticilerinden birinin kızı...5 dakika sonra 15-20 kişilik bir erkek grubu, (belki de öğlen develi’de söz cimbom’dan açılınca “fenerbahçe büyüktür/küfretmez” diye sus işareti yapanlar) ağızlarında en gariz küfürlerle locayı basıyor: “nerede o o...u” diyerek genç kızı arıyorlar.genç kız, yan kapıdan zor bela kaçırılıyor. bir linç, kılpayı önleniyor.dayağı, kızı korumaya çalışan koruma yiyor. sessiz koruma, kalabalık taraftar karşısında çaresiz, hırpalanıyor. olay yerine gelen polise “siz karışmayın, bu iç işimiz” deniliyor.polis gözetiminde tokatlar, yumruklar havada uçuşuyor.az sonra, stadı bir yangın yeri gibi bırakarak dağılan kalabalık, önce basın toplantısının yapılacağı konferans odasının kapısını tekmeliyor.yeniçeri ayaklanmasını hatırlatırcasına “kelle istiyor”. “onları bize verin” diye haykırıyor.kimseyi bulamayınca stadın üst katlarına çıkan duvarlarda asılı fotoğraflardan alıyor hıncını...aziz yıldırım’ın ve futbolcuların gülümseyen dev fotoğrafları birer birer devriliyor, yırtılıyor, tekmeleniyor.bir halk ihtilali havası var.kapıdakiler “dışarı çıkmayın, orası daha kötü” diyor.kadıköy sokakları bir iç savaş görüntüsü yansıtıyor.polis, itfaiye, ambulans, özel güvenlikçiler oraya buraya koşturup isyanı bastırmaya çalışıyorlar.futbolcular ve yöneticiler içerde; kaçmanın, canlarını kurtarmanın bir yolunu arıyorlar.yerler kırılmış bira şişeleri, indirilmiş camlar, yırtılmış bayrak ve pankartlar, sönmüş balonlarla kaplı...sağda solda hıncını alamamış çubuk formalı fenerliler ağlıyor.kör öfke, az sonra polisi de hedef alıyor.onların üzerine de bira şişeleri yağıyor.“bir spor müsabakası”ndan geceyarısı "canımızı kurtardık, şükür" diye ayrılıyoruz.insanoğlunun yenilmeyi sindiremeden yenmeyi öğrenemeyeceği gerçeğini bir kez daha acıyla idrak ediyoruz...
    --- alıntı ---
  • 269
    kumkapı balıkçılar çarşısında babama yardım ediyordum. çarşının içindeki restaurantın tekine balığı götürüp dönecektim. tabi maçı da öyle uzaktan takip ediyoruz. restaurant sahibi de iyi bir galatasaraylıydı. yazıhanesine girdim ve bursanın maçını izliyordu. tam da karşı tarafta fenerliler toplanmış fenerin maçını izliyordu. ekrana bakıyoruz 2-1, fenerlilere bakıyoruz bitir hoca diye bağırıyor?? yahu bunlar attı mı gol diye bana soruyor abimiz. bilmiyorum ki derken bursa maçı bitti. peşinden fenerliler seviniyor karşımızda? o gün gözlerimin önünde fenerliler 5 dk içerisinde ilk etapta mutlulukta zirveyi, peşinden üzüntünün ve yıkılışın zirveyi yaşadı. trajikomik olayların en büyüğü belki de. çok gülmüştük yaşananlara çok...

    ha bu arada, o harika dakikalar ; https://www.youtube.com/watch?v=TrE06YAcqbM
    (bkz: tarihte bugün)
    (bkz: fenerbahçe şampiyon gibi seviniyor)
  • 292
    uyku tutmayan gecelerde açıp ilk ve son 15 dakikalarını izlediğim maç.
    ben bu maçın ilk 15 dakikasını izlerken kendimi daum'un yerine koyarım. yani düşünsene, şampiyonluk yolunda her şey senin lehine gelişiyor. kazansan şampiyonsun, kendi göbeğinin bağını kendin keseceksin. tribününde sayesinde hakemi ve rakibini muhteşem bir baskı altına alıyorsun. yükleniyorsun yükleniyorsun toplar çizgiden çıkıyor oyuncuların net pozisyonlar harcıyor. takım daha da iştahlanıyor tribünler iyice çıldırıyor. nihayet uzaktan gelen bir topta kaleci yine müthiş çıkarıyor ama devamında "bu kadar ızdırap yeter" diyen top, en kazma oyuncunun dokunuşuyla kaleye giriyor nihayet. ve sonrası... ben mesela teknik direktör olsam -ki en buyuk hayalim, bu hayal için almanya kovalamayı düşünüyorum.- şöyle bir şey yaşamayı çok isterim. yani bilemiyorum daha fazla ne ekleyebilirim buna diye ama yaşamak isterdim mevzu bu. ha mevzu burada fb-ts değil kesinlikle, mevzu daum'un yerinde olmak hahsgs. zaten sonrası rezillik kepazelik. anlatmaya gerek yok.

    birde şunu ekleyeyim, maçın ilerleyen dakikalarinda (19. dakikada sanırım) guiza'nın golü tekrar ekrana geliyor ve daum'un tepkisini de gösteriyorlar. daum gole tek başına seviniyor, sevinmek dediğim de sabit olduğu yerde yumruğunu yukariya kaldırıyor falan. teknik ekipten yada futbolculardan kimse gelip sarilmiyor kucaklamiyor. (ha belki gelip kutlayan olmuştur ama göremedik, sanmıyorum zaten dediğim gibi tek basinaydi orada, dikkat edenler ne demek istediğimi anlar.) bu detay benim hep dikkatimi çekmiştir. sanki böyle o maç onun son maçı olacağını biliyormuş gibi yada maçtan önce aykut kocaman'a yem olduğunu oğrenmis gibi tavırları var o maç kenarda. zaten o sezonun sonlarına doğru aykut'la alex kavgası yapmışlardı. yönetim de muhtemelen aykut'tan yana oldu falan.

    maçın ilk yarısının ortalarına doğru egemen korkmaz yada giray kaçar ikilisinden biri emre belozoglu ile tutuşuyor baya şiddetli tartışma. daha sonra bu bahsettiğim ikiliden biri dönüp onur kivrak'a "eğer bu top kale çizgisini geçerse ananı bacını *****" diyor. bunu da gazetede okumuştum ya egemen ya giray ikisinden birisiydi. küfür ise yaramış olacak ki onur neleri neleri çıkardı o maç. hey gidi hey...

    bir ekleme daha yapayım. trabzonspor'lu arkadaşım ile bu maçı ne zaman konuşsak bana hep sadri şener'in bu maçı fenerbahçe'li büyük abilerin ricasiyla fener'e sattığını söyler. arkadaşımın dediğine göre sadri şener, türkiye kupasını aldıktan sonra ligi de size bırakırız minvalinde söz vermiş abilerine. zaten burak'ın golünde yüzü düşüyor baya. hatta şöyle bir mevzu da var, anlatılanlara göre sadri şener maçtan sonra onur kivrak'ı feci şekilde haşlamış neden bırakmadın maçı falan demiş. tabii bunlar bilgi değil, trabzonspor'lu arkadasim anlatmıştı dediğim gibi. ama sanıyorum haklı. 1 sene sonra şikeyle ellerinden alınan kupanın fenerbahçe'de kalmasına büyük abilerinin sözünden çıkmayarak müsaade etmişti sadri şener.
  • 271
    hayatım boyunca unutmayacağım maçtır.

    o gün ankara’da galatasaray’ın da maçı vardı.* bilenler anlayacaktır; tandoğan’dan stada geçerken ankara garı ve büyükşehir binasının arasındaki yoldan da yürünürdü ki baya işlek bir yoldur. biz atkı - forma vs stada giderken geçen belediye otobüsleri fenerbahçe deplasman otobüsü gibiydi. fenerliler o kadar emindi ki şampiyonluktan, kızılay meydanına daha maçlar başlamadan doluşuyorlardı. bize 6 yapanlar, bayrak gösterenler vs gidiyor otobüsler peşi sıra. maçlar başladı vs derken artık son dakikalarda ne biz ne de gençlerbirliği taraftarı sahayla ilgilenmiyor, herkes şampiyonluk maçlarından bilgi almaya çalışıyor. o ara tribünde bir söylenti çıktı “fenerliler seviniyor abi öbür maç 2-2 bitmiş adamlar şampiyon oldu” diye. herkes birden hadi ya, zaten olmayacak hayaldi diye homurdanarak çıkışı gözlemeye başladı. hiç unutmam birisi bağırmıştı:
    -beyler kuzenle konuştum bursaspor şampiyon olmuş. lig tv'de spiker bile fenerliler niye seviniyor anlamadık diyorlarmış.
    hepimiz ne alaka lan, olur mu olmaz mı derken stat hoparlörü duyuldu.
    - değerli sporseverler. süper lig 2009/10 sezonu tamamlanmış, müsabakalar sonucunda bursaspor sezonu şampiyon bitirmiştir. kendilerini tebrik ediyoruz.
    peşi sıra oğuz yılmaz - çekirge çalmaya başladı; ortam panayır yeri. defalarca döndü aynı şarkı çıkışa kadar. birinci sır çözülmüştü; ama stattan çıkan her ankaralı yanındakine ikinci büyük gizemi soruyordu; ''kardaş peki bunlar neye sevimiş la?''

    çıkınca gördük ki esas dışarda atmosfer tamamıyla değişmişti. bu kez kızılay'a giden değil, kızılay'dan gelen otobüsler fenerbahçe deplasman otobüsü tadında. tek fark; içlerinde hayat belirtisi yok. o 6 falan yapan adamlar yok piyasada. bayrak sopasına kafasını dayayarak etrafı izleyen, gözlerini silen, dışarıyı görmemek için yüzünü kapatan ne ararsanız var. daha da komiği sürreal görüntüler var dışarıda da. bursaspor taraftarı camdan çıkmış galatasaray taraftarına üçlü çektiriyor, teşekkür için çıldırın cimbom için çıldırın diye bağırıyor.

    her takım son maçta şampiyonluk verebilir. fakat bir çok şeyde olduğu gibi bunu da fenerbahçe yapınca işin mutlaka daha komik bir yönü oluyor; anons ve sevinme olayı tam olarak budur bence.

    hele ki dünya'da böyle bir durumu yaşaması aziz yıldırım fenerbahçesi kadar eğlenceli olacak ikinci bir takım sanmıyorum ki olsun.
  • 226
    (bkz: kim attı kral attı)

    (bkz: hem de kadıköy'de, şükrü saracoğlu'nda)

    fenerlilerin burak yılmaz nefretinin altında yatan maç.

    ulan deplasmanda şampiyonluk kaybedersin hadi bir yerde anlarım, sonuçta deplasmandasın ama hangi akla hizmet evinde kaybedebiliyosun lan şampiyonluğu, hem de 50 bin kişinin önünde, onların desteğini arkana almışken? yemin ederim bakara 110'un en büyük ispatlarından birisiniz. başınızdaki haramzade hırsızlar oldukça siz daha çok çekeceksiniz.

    nitekim ilk de değildi *, son da olmadı.*
  • 195
    aklıma geldikçe son dakikalarda olup bitenlere inanamadığım, aklımın ve mantığımın almadığı maç.

    zaman sırasına göre gideyim, maçtan bir-iki saat önce iyi galatasaraylı bir ağabeyime "abi 14 mayısta hava günlük güneşlikti, yaz gibiydi. şimdi yine öyle. bunlar şampiyon olamayacaklar" dediğimi hatırlıyorum.

    maç başladı, maçı alisamiyen.net'teki yorumlardan ve sporx'ten takip etme kararı aldım. genel kanı, fenerbahçe'nin kazanacağıydı ilk dakikalarda. nitekim golü de buldular. gol geldikten sonra bende "bu maç farka gidebilir" düşüncesi belirse de burak yılmaz'ın kariyerinin dönüm noktası olan tuhaf golü ümitleri yeniden yeşertmişti. yalnız msnden arkadaşıma "olum 1-1 biter lan bu maç" dediğimi de hatırlıyorum.

    ikinci yarı başladı, bizim ev sanki top atışına tutuluyordu anasını satiyim. alt katta hasta fenerli, üst katta hasta kere hasta üç fenerli. "vurrr", "bammm", "güüüüüm", "şraakk" (bardağı fırlatmış herif) sesleri geliyor habire. alisamiyen.nette "yok arkadaş yiyecek bunlar" mesajları çoğunlukta. trabzon'un direncinin iyice düştüğü yazılıyor. bir yandan da bam-güm sesleri devam ediyor.

    son dakikalara giriyoruz, o "bam-güm" sesleri öyle bir noktaya gelmiş ki, basıyorum küfürü, geçiyorum arka odaya. mp3'ün sesini fulleyip, mutfakta sigara içip radyodan maçı dinleyen babamı gözlüyorum. yarım yamalak duyuyorum, "son dakika" diyor babam kardeşime, o zaman çıkarıyorum kulaklığı. bursa maçı bitiyor. yalnız babam "fenerliler niye seviniyo lan" diyor bana. "emin misin baba" diyorum, "2-1 mi bitti?". "evet olum" diyor, "şimdi bitti lan, niye seviniyor bunlar". beşiktaşlı kardeşim puan durumuna bakıyor hemen. anlam veremiyoruz olanlara. kafamız durmuş vaziyette. bursa-bjk maçının 2-1 bittiğini bir de tvden öğrenince kahkahayı basıyoruz. babam radyodan aktarıyor "lan herifler sahaya girmiş sevinçten". zevkten dört köşeyiz. düşebilecekleri en rezil duruma düştüklerine kanaat getiriyorum (3 temmuz 2011'i hesaba katamıyorum tabii), stadı yakmaları falan müthiş komik geliyor.

    şimdi hala düşünüyorum, hala anlam veremiyorum. bu nasıl bir başarı körlüğüdür, nasıl bir başarı kompleksidir ki binlerce insan bir anonsa inanıp kendini sahaya atıyor, bilgiyi teyit ettirme ihtiyacını hiç duymuyor, timsaha giriyor, tribünlere oley çekiyor (ahaha evet lan vardı bu, timsahçı tayfanın hemen önündeydi).

    o güne dair yapılmış en iyi videolardan biriyle bitireyim: http://www.youtube.com/...ture=player_embedded #
  • 196
    (bkz: sonun başlangıcı)

    son maçta kaçan bir şampiyonluktan ve dahası 2dk şampiyonluk kutlama rezaletinden sonra yeni sezona düşük moral yüksek hırsla girmişlerdir,camia olarak.bu hırs öyle bir noktaya gelmiştir ki 1 yıl önce son maçta kaçan şampiyonluğun travmasını,kendilerini son maçta şampiyonluktan eden takımı geçip şampiyon olarak atlatmak için her türlü yola başvurmanın mübah olduğunu düşünmeye başlatmıştır.

    sonrasını ise hepimiz biliyoruz,fb.li arkadaların bile * bir terslik olduğunu,bariz kaleci hatalarına cevap verememelerinden hatırlıyorum.* sonrası malum zaten...

    (bkz: 2010 - 2011 sezonu futbolda şike soruşturması)
  • 257
    2005-2006 sezonu finali yeniden tecelli etsin, aziz yıldırım ve christoph daum yine bir dünya kupası öncesi son maçta şampiyonluk kaybetsin diye büyük bir heyecanla ve stresle takip ettiğim, sonunda istediğimi aldığım adrenalin dolu maç.

    tabi aslında bir galatasaraylı olarak bu maçta fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesini istememin temel motivasyonu fenerbahçe'nin şampiyonluk sayısında öne geçip en fazla şampiyon olan türk takımı ünvanını ele geçirmesinin önüne geçmekti. o tarihte fenerbahçe 17, galatasaray 17 şampiyonluktaydı.

    ikinci motivasyonum, süper lig tarihinde 4 takım dışında hiçbir zaman şampiyon çıkmayacak inancının (ki bu inanç çok güçlü bir inançtı) yıkılması ve benim beşinci şampiyonu görüp tarihi bir ana tanıklık etmek istememdi.

    üçüncü motivasyonum aziz yıldırım'ı hiç sevmememdi. bu maç için "korkmayın, asın bayrakları, denizli maçı 100 yılda bir olur" diye böbürlenip hatalarından hiç ders almayan o antipatik adam hak ettiği yenilgiyi bir kez daha tatmalıydı. çünkü sürekli fenerbahçe'nin kollandığı bir düzen oluşturmaya çalışıp basın aracılığı ile galatasaray'a saldırarak türk futbolunda holiganizmi ve kutuplaşmayı tetikliyordu.

    madem biz yarıştan kopmuştuk, bari bursaspor'un şampiyonluğunu görelim de ilerde çocuklara, torunlara anlatırız diye düşünüyordum.

    fenerbahçe, daum ve yıldırım kaybeden damgasını çok derinleştirdiler bu maçta. şenol güneş ve trabzonspor 1996'nın acısını biraz hafiflettiler kendilerince.

    ama bence bu maç bıraktığı derin izlerle, 3 temmuz 2011'de ayyuka çıkacak 2010-11 sezonu şike ve teşvik olaylarına yol açarak türk futbolunu başka bir yola soktu. onu da belirtmeden geçmeyeyim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın