• 344
    kadro derinliğimizin daha iyi olması sayesinde 3 puan aldık.

    eyüpsporlu oyuncular yorulunca oyundan çıkmalar başladı. yerlerine giren oyuncularla savunmadaki duruşu bozuldu eyüpspor'un. ve biz daha açık alanlar bulmaya başladık.

    çok daha hızlı topu taşımalıydık ve oyuncularımız top arkadaşındayken daha hareketli olmalıydı.

    hadi bu maç için bahane var. milli ara dönüşü, stadyumun atmosferi, oyuncuların kafası hafta içi oynanacak şampiyonlar ligindeydi falan filan...

    bundan sonra benzer bir oyuna bahane yok.

    icardi neredeyse 80 dakika oyunda kaldı ama hala hazır değil. özellikle bazı pozisyonlarda kendini sakındığını da gördük. ama sonuçta kalite kalıcıdır. top ayağına geldi ve gereğini yaptı.

    singo oyuna girdikten sonra epey başarı sağladı. geri koşularda çok hızlıydı ve bazı savunmamızdaki tehlikeli boşlukları geri koşarak kapattı. savunmada pozisyon alışı da güzeldi. özellikle savunma öndeyken çizgiye sadık kalması önemliydi. bazı oyuncular o çizgiye bakmadığı için ofsaytları bozup gol yedirebiliyor. singo oynadıkça vazgeçilmez olacaktır takımımız için. bugün sanchez'in bir sakatlığı nedeniyle erken çıkarılıp onun yerine girdi singo. stoper oynadı. ama kendisini sağ bek oynatacaksak bunu da oynatmaya alıştırmalıyız. stopere çok alışmasın.

    ilkay'ın da kalitesi belli ama takıma uyumu için zamana ihtiyacı var. ama gereğinden fazla geriye gelip top aldığını düşünüyorum. daha fazla öne yakın oynamalı.

    uğurcan özellikle ilk yarı bazı attığı paslarda korkuttu beni. yalan yok. özellikle kenarda uzaklaştırdığı topu doğrudan rakibe vermesi çok amatörceydi. ilk maç heyecanı diyelim şimdilik. umarım tekrarlamaz.
  • 348
    şu an maçın tekrarını izliyorum daha doğru bir değerlendirme yapmak için. maçı canlı izlerken heyecandan bazı şeyleri ıskalayabiliyorum. açıkçası ben bu olimpiyat stadının galatasaray üzerinde tuhaf ve olumsuz bir etki oluştuduğunu düşünüyordum zaten. bu meşum stadyumda rüzgârın bile nereden estiği belli değil. zemin de ikinci yarıda iyice ağırlaşınca zorlanacağımızı tahmin ediyordum ama neyseki oyuncu değişiklikleri ile maçı bambaşka bir hale getirdik. maalesef milli aralar ivme yakalamış takımlar için zorlayıcı çoğu zaman. galatasaray'da (singo, lemina, osimhen, barış alper, yunus, kaan ayhan, sallai, davinson, abdülkerim, uğurcan ) bir çok as oyuncu milli arada uzun yolculuklar yapıp top oynadı. ligde oynadığımız son 19 maçta tek mağlubiyetimizi de maalesef yine milli ara dönüşü beşiktaş'a karşı almıştık.az önce biten maçta chelsea, brentford'a takıldı. dün ( 12 eylül 2025 ) frankfurt, leverkusen deplasmanında varlık gösteremedi. bugün samsunspor ve konyaspor sahasında kötü oyunlarla mağlup oldular.

    rakip eyüpspor'un hakkını teslim etmek lazım. özellikle ilk yarı boyunca hareketli, sert ve kompakt bir savunma yaptılar. takım boyunu 20-25 metreye kadar kısalttıkları anlar oldu. rakibin topla en çok oynayan oyuncusu kalecisiydi. yukarıda saydığım sebeplerden başka galatasaray ilk yarıda yine konsantrasyon sorunu yaşadı. takım olarak durgunduk ve dar alanda becerili olamadık. en büyük silahımız olan duran toplarda çalışmayınca kilidi açamadık, üretken olamadık.

    ikinci yarının ilk 15 dakikasında öndeki oyuncularımız sane, yunus, icardi'nin arasındaki mesafe uzayınca sara ve ilkay iyice oyundan düştüler. hatta bu periyotta bir köşe vuruşunda eyüpspor ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir gol bile attı. bu tehlikeyi fark eden okan buruk 57. dakikada etkisizleşen sara'yı oyundan alıp barış alper yılmaz'ı oyuna aldı. böylece sane 10 numara pozisyonuna, ilkay da 8 numaraya geçti. bu değişim takıma barış alper'in bireysel performansı dışında çok olumlu bir durum oluşturmadı. ancak 70. dakikada sane çıkıp kutucu'nun oyuna dahil olması klasik 4-4-2'ye geçmemiz demekti ve bu dizilimle yunus asıl yerine geçti. rakibin hatasıyla kapılan topta kutucu'nun asistiyle icardi golü buldu. ikinci gol de benzer bir hikayeye sahipti. barış, eveleyip gevelemeden topu yunus'a verince fark ikiye çıktı. esasen eyüpspor'un fiziksel düşüşüyle beraber eğer barış alper gol atacağım diye bencil davranmasaydı maçın skoru 4-0 veya 5-0 olabilirdi. işte avrupalı da bu fiziksel düşüş kolay olmuyor.

    çok konuştum. umarım ve tahmin ediyorumki frankfurtlu profesyoneller bu maçı izlemiştir. çünkü bu maçı izleyen her hangi biri galatasaray'ın bu futbolla avrupa'da varlık gösteremeyeceğini rahatlıkla söyleyebilir. ben takımdaki bugünkü genel tutukluk hâlinin biraz da kafaların şampiyonlar ligi'nde olmasına bağlıyorum. galatasaray için asıl test maçının frankfurt deplasmanı olacağını düşünüyorum. zira türkiye ligi maçlarının çoğu antrenman havasında geçiyor artık. hatta antrenmanlarda bile daha çok pozisyon verip, gol yiyiyordur as takım.
  • 349
    "yazı tura atıldığında ben hep tura derdim. varsın tura gelmesin. benim tek derdim, atatürk'ün yüzü yere gelmesin."
    dolmabahçede iki direk arasına sıkışan galatasaray sevdalılarının koca ülkeye akın akın yayılmasını sağlayan taçsız kral metin oktay'ın ölüm yıldönümüydü 13 eylül... boğaziçi köprüsü çıkışı 55 yaşında hayatını kaybetmişti trafik kazasında 13 eylül 1991de.

    maç öncesi topçuların ısınma t-shirtlerinde metin oktay yoktu, türkiye futbol federasyonun yeni sloganı "nefret yok, futbol var" yazıyordu da galatasaraylılar efsaneyi unutmamışlardı, attıkları gollerde eller kalbe gidip, krala saygı duruşunda bulundular...

    tatsız geçmişti milli ara, ulusal takım ispanya karşısında hezimete uğramış, osimhen de uzak diyarlarda sakatlanıp gelmişti istanbul'a. olimpiyat stadında oynamak gibi sevimsiz bir tarafı daha vardı cumartesi öğleden sonrasının. ev sahibi eyüpspor, memleketin en büyük stadının yarısını galatasaray taraftarına ayırmış ve bilet başı 2 bin lira talep ediyordu... bu sene galatasaray taraftarı kime misafir gidiyorsa, ev sahipleri deplasmancıların kesesine göz koymuş durumda. yayıncı kuruluş da renk-ışık dengesini ayarlayamayınca maç esnasında top gölgeye gittiğine oyunu seyrettik, diğer yerlerde "körebe" oynadık sanki.

    galatasaray'da okan hoca sakat osimhen'i kemerburgaz'da bırakmış, yerine ıcardi'yi görevlendirmiş, yine milli aradan yorgun gelen lemina'yı da yanına oturtmuş, ilkay'a çocukluk aşkına kavuşma şansı vermişti. ayrıca, muslera sonrası kaleyi emanet alan günay, bir başka yeni uğurcan ile görev değişimi yapıyordu.

    ev sahibi eyüpspor'un "güçlü ekiplere" karşı bu seneki oyun tarzı belliydi, kaleciden başlayarak savunmada pas yapıp, ani ataklarla pozisyon yaratmak. yine aynı başladılar galatasaray'a karşı, tüö hatlarıyla savunma yapıyor, ampem ve draguş'u sanchez ve abdülkerim'in arkasına kaçırmayı deniyorlardı. onlar kalelerini koruma işini ilk devre fazlasıyla iyi yaptılar da hücüm taraflarında uğurcan'ı pek zorlayamadılar ama galatasaray da 4. dakikada sane'nin altı pastan auta attığı top ve devre biterken torreira'nın uzaktan şutu dışında taraftarını pek de heyecanlandıramadı. yunus'un bir slalomcu edasıyla tüm rakip savunmayı peşine takıp, son hamleyi yapamamasını da unutmayalım tabii. ilkay, sane, yunus ve sara gibi ayağında topla başarılı topçular yan yana olunca, bir çok kez birbirlerinin alanlarını daralttılar, oyunu genişletemediler. ıcardı de sakatlıktan sonra ilk defa maç başında oyuna dahil olup, sert savunmayla karşılaşınca, sakatlığın etkisinden dolayı çokça kez "sakınarak" topa müdahale ediyor, dolayısıyla top kayıpları artıyordu.
    ikinci yarıya galatasaray maçtaki en tehlikeli atağı ile başladı ve ıcardi'nin pasında yunus kaleciyi aşırttı ama top yan ağlarda kaldı. bir kaç dakika sonra sanchez'in ortasında ıcardi'nin şutu dışarı giderken, ev sahibi kornerden fileleri sarstı da robin yalçın ofsayttaydı.

    ve maçın kırılma noktası... sezona harika bir başlangıç yapmışken "transfer" serüvenine girip arkadaşlarından uzak kalan barış alper oyuna girince, "işin rengi" de değişiverdi. önce ıcardi'nin ortasında genç topçunun kafası felipe'yi zorluyor, bir kaç dakika sonra da ilkay'ın pasında plase şutu direği sarsıyordu. gol geldi gelecekti de kim atacaktı? okan buruk'un ahmed ve singo'yu da oyuna dahil etmesiyle galatasaray iyice bastırıyor ve ahmed ıcardi'ye asisti yapıyordu...
    galatasaray zor da olsa öne geçince, ev sahibi psikolojik olarak oyundan düşüyordu ve maç galatasaray adına rahatlarken, yine savunmanın pasla çıkmaya çalıştığı bir anda barış hatalı pası kapıyor, yunus'a "al da at" diye yuvarlıyor o da metin oktay gibi fileleri delmeye çalışırcasına abanarak farkı ikiye çıkarıyordu...

    asist yapan barış, taraftarla barışıp, metin oktay selamı vermek için kalan dakikalarda çabaladıkça çabalıyor da şans yanında olmuyordu, özellikle maç biterken ahmed'e asist yapma yerine golü düşününce, maç sonu kaan'ın "ahmed'e verip, çocuğu da sevindirseydin ya" serzenişine maruz kalıyordu...
    galatasaray, ligde 5 maç sonrası 15 gol atıp 1 gol kalesinde görürken artık şampiyonlar ligi macerası ile birlikte haftada iki maç oynayıp yoluna devam edecek...

    başarılar dileyelim şimdiden...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...r0-2galatasaray.html
  • 350
    lig için kıstas olamayacak maç.
    sebeplerine gelecek olursak;
    1- milli takımdan dönen oyuncuların fiziksel ve mental yorgunluğu,
    2- yeni transferlerin takıma ısınma durumu,
    3- nokta santraforun sakalıktan yeni çıkmış olması,
    4- en önemli 2 as oyuncusunun birinin kadroda olmayışı birin de kapris yüzünden yedek olması.
    bu 4 sebep öyle ha deyince ne olacak ya denecek sebepler değiller.
    yine de savunma anlamında gayet başarılı işler yaptık. bireysel olarak eleştiri olabilir ama takım eleştirisi için daha çok erken.
App Store'dan indirin Google Play'den alın