28
"fanboy"luğumun zirve noktalarından biri olan unutulmaz maç. oynandığı sırada şantiyede idari kadronun girip oturabildiği bir televizyon odasında "evinize en yakın stadyum" modunda 13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçı izleniyordu. içeri girip maçı izlememek için çok çabalasam da 75. dakika civarı içeri girip oturdum. şantiye müdürü dahil, bir maç için manasız bir ekip vardı odada; yorumlar falan ayrı bir fiyasko zaten. tabi odaya asıl geliş amacım internete bağlanmak. telefonu açar açmaz fark 16 yazısını gördüm, aklıma rotasyon geldi. iyice kurcalayınca sağı solu baktım rotasyon yok.
bu arada ikinci yarı başlıyor. bir güzel insanın mesajları, bir iki haber portalının basketbol için haliyle zayıf kalan anlatımıyla takip etmeye çalışıyorum. fark kapandıkça bir heyecan basıyor, öne geçip farkı 6'ya kadar çıkarıyoruz, her mesajda ya da iletide durum 180 derece dönüyor bir öncekine göre. son top çemberden dönüyor, ilk periyod bir ara maç gider gibi olurken geri geliyor, tabi bütün bunları sadece yazılı olarak ve kesik kesik takip etmek daha da zor hale getiriyor. klimalı odada afbuyur kıçımdan ter akıyor. ara ara televizyon ekranına bakıyorum, bir amacı olmayan boş joggin koşularıyla kaçak dövüşen, doğru dürüst bir tane hücum pası veremeyen futbolculara...
tam o sırada kesin bilgi kazandık diye mesaj geliyor. dünyadan kopmasam da geberene kadar bir huzur doluyor içime. hikmet karaman edasıyla "ter bu ter" diye isyan edecek kıvamdan "teker teker geçiyoruz turları" moduna geçiyorum. tam nabzım normale dönmeye başlamışken penaltılar başlayıp hemen bitiyor, neşenin dozu biraz daha artıyor; sabaha kadar manasız bir sırıtışla sahada dolaşıp mesaiyi bitiriyorum...
bu arada ikinci yarı başlıyor. bir güzel insanın mesajları, bir iki haber portalının basketbol için haliyle zayıf kalan anlatımıyla takip etmeye çalışıyorum. fark kapandıkça bir heyecan basıyor, öne geçip farkı 6'ya kadar çıkarıyoruz, her mesajda ya da iletide durum 180 derece dönüyor bir öncekine göre. son top çemberden dönüyor, ilk periyod bir ara maç gider gibi olurken geri geliyor, tabi bütün bunları sadece yazılı olarak ve kesik kesik takip etmek daha da zor hale getiriyor. klimalı odada afbuyur kıçımdan ter akıyor. ara ara televizyon ekranına bakıyorum, bir amacı olmayan boş joggin koşularıyla kaçak dövüşen, doğru dürüst bir tane hücum pası veremeyen futbolculara...
tam o sırada kesin bilgi kazandık diye mesaj geliyor. dünyadan kopmasam da geberene kadar bir huzur doluyor içime. hikmet karaman edasıyla "ter bu ter" diye isyan edecek kıvamdan "teker teker geçiyoruz turları" moduna geçiyorum. tam nabzım normale dönmeye başlamışken penaltılar başlayıp hemen bitiyor, neşenin dozu biraz daha artıyor; sabaha kadar manasız bir sırıtışla sahada dolaşıp mesaiyi bitiriyorum...