tarih 11 aralık 2013 saat 12:00.
dün akşamdan kalma formamı uzun kollu hırkamı hiç yıkamadan tekrardan giymiş bir şekilde calculus dersindeyim. elimde telefon her saniye haber sitelerini yeniliyorum.
saat 13:00
beklenen haber geliyor. maç saat 15:00 da oynanacak haberini okur okumaz dersten dışarı atıyorum kendimi. avcılarda okuya kuzenime "çabuk gel buraya 2 saat sonra maç var" diyorum.
saat 14:30
kuzenim halen metrobüste, ben mecidiyeköy metro girişinde bir sağa bir sola yürüyorum. kombineler bende olduğu için maça da gidemiyorum. öyle bir anki zaman ne geçiyor ne de geçmiyor tam bir araftayım.
saat 15:10
geçte olsa stada varıyoruz. dakika 40 civarı. arena 10 aralıkta olduğu gibi olmasa da yine tıklım tıklım. sadece hava biraz daha ılık.
2. yarı
zaman sular seller gibi geçiyor. ortada ise ne doğru düzgün bir futbol ne de bir atak. herksin gözünde istemsiz bir endişe. tribündeki 40 bin insan, tek yürek. ve sonunda 85. dakikada gelen o, "allah'ım goool"
https://www.youtube.com/watch?v=5mptGyC4UA4 sevincimi tam net hatırlamıyorum. bir yanımda kuzenim üstümde tepiniyor. bir diğer yanda ben tanımadığım 2 kişinin üstündeyim. hayatımda daha önce yaşamadığım büyük ihtimalle yaşayamayacağım bir mutluluk.
hani klasik olarak derler ya "torunuma anlatacağım" diye. işte tam o tabire bire bir uyan, unutulmayacak maç.