• 344
    (bkz: come back)

    bu kez geleceğe dönüş.

    bu maçla birlikte mayıs 2019'a döndük. eğer 3 puanı alamasaydık belki matematik olarak çok saçma olsa da kasım 2018'de ben lige kafa olarak havlu atacaktım.

    benim hissiyatım, benim düşünce yapım, yıllarca gözlemlediğim bu takımın dinamikleri bana bunu gösteriyordu.

    çok şükür ki kazandık.

    şimdi milli maç arası var ve fernando ile nagatomo'nun sakatlıklarının geçmesini dileyeceğiz. bu iki isim döndüğünde donk ve ndiaye'nin eksikliklerini tolere edebilir duruma gelebiliriz. garry'i saymıyorum zaten çok formsuzdu, dilerim bu ara ona da iyi gelir.

    23 kasım 2018 galatasaray konyaspor maçına da iç sahada coşkulu taraftarımızla çok aç bir şekilde çıkacağımızdan şüphem yok.

    yalnız şu maçta bile var'a gidilmesi gerekirken gidilmeyen en az 2-3 tane pozisyon var. ve bu çok rahatsız edici. kararı izledikten sonra değiştirmemek bir tercihtir ama en azından hakemin izlemesini tavsiye edebileceğiniz 2 tane penaltı pozisyonu var. bunlardan çok daha az penaltı olanlarıyla biz operasyona, tezgaha alındık.

    bu sebeple var'a güven falan kalmamıştır.
  • 346
    iyice kabızlaşan sistemimizde bize bir umut ışığı olan maçtı.

    rakip kaleye en ufak bir organize atakla gidemez olmuştuk ne zamandır. 3'lüye döndük, herkes birden top oynamaya başladı. sezon başından beri cok iyi olmayan mariano, feghouli gibi adamlar iyi oynadı.

    garry döndügünde de şu sinan gereksizi yerine oynar ise sanki bu sistemde daha iyi iş cıkarabilecegiz gibi.
    ben zaten oldum olası asimetrik dizilişleri severim. zamanında sneijder varken cok yapardık, sneijder hep sola çeker, o kanatta bir kişi fazla olur, delik deşik ederdik rakibin sag kanadını. şimdi benzer iş feghoulinin saga kayması ile yapılıyor gibi. mac boyu cok kez mariano'nun önü koridor gibi boş kaldı. e herifte de zaten allah vergisi yetenek var. bilhassa ikinci yarı oydu o bölgeyi.

    sezona dair umutlarımı kaybederken şu sistem bir nebze olsun ümitlendirdi beni.
    gecen sezon tudor'un 3lü denemeleri de aslında yer yer cok iyi sonuclar verdi ama işte tudor acemiliginden eksik noktaları gideremedi. fatih hocam onları giderip bu sistemi iyi işler hale getirebilir diye umit ediyorum.
  • 347
    3-5-2...

    çözüm bulundu gibi. rakip kötüydü ancak diziliş değiştirdiğin, pfdk' sının, var' ının, hakeminin, federasyon başkanının sana düşman olduğu, deplasmanlarda yada kritik anlarda "karakter" koymakta zorlanan futbolcular topluluğuna sahip olduğun, ezeli rakibinle muharebe yaşadıktan sonra kolay bir şampiyonlar ligi grubundan çıkmayı zora soktuğun bir maçtan sonra oynanan bu maçta çözüm bulundu gibi.

    hocanın 4-1-2-2-1 sistemiyle oynamak istediğine eminiz. tamam böyle bir sistem kurmak istiyor. daha da garibi bunu geniş alanda oynamak istiyor ve topu da ayağında tutarak hareket etmek istiyor. elindeki n' diaye, fernando gibi 2 futbolcu karakter olarak yedek bırakabileceği futbolcular değilken o kadar geniş alanda bu futbolcularla bu taktiği oynamayı ancak zorlayabilirsin. hele hele kendilerinin muadilleri yedek kulübende yoksa...

    bu futbolu oynamanın ilk anahtarını transferde göstermişti hoca. hızlı futbolcuların olmalı. çünkü öldüresiye bir baskı yersen kontra şansın olmalıydı.

    ikincisi pas kabiliyeti yüksek futbolcuların olmalı. pas kabiliyeti; topu 3 metreye yada 10 metreye "ulaştırmak" değildir yalnızca arkadaşlar. pas kabiliyeti, topu atarken takım arkadaşının yetenekleri ölçüsünde bir şiddetle, istediği açıda, pası attığın futbolcunun pas yada şut opsiyonlarını düşünerek, bir nevi iç güdüsel olarak belirleyerek, topu arkadaşına gönderdikten sonra açı alarak, topsuz koşular yada pozisyonlar alarak oynanan oyuna bakış açısı katmaktır. oynanan oyunu sürekli bir biçimde hızlı, doğru şiddetle, doğru anda, doğru kararla boş bölgelere taşıma kabiliyetidir. bu maçta pas kabiliyeti olmayan bir "göbek ortasaha" futbolcumuz yoktu. fernando, n' diaye, donk... bu yukarıda saydığım profilden çok uzaklar kabul edersiniz herhalde.

    hocanın istediği düzende üçüncü olmazsa olmazın topu kontrol etme yeteneğin... bu maçta göbekteki 3 futbolcu da *** belli bir seviyenin yani vasatın üzerinde bir top kontrol yeteneğine sahip olan futbolcular. onyekuru' yu da buraya ekleyebiliriz.

    diğer önemli nokta ise topu hızlıca geri kazanmak... işte burada çok becerikli değiliz. hocanın pas kabiliyetindeki eksiklerine rağmen n' diaye ve fernando' yu ısrarla oynatmak istemesi buradan geliyor. ancak bu süreçte oluşturmak istediği sistemin temel parçasını* göz göre göre gözardı etti ve çözüm aramaya da çalışmadı.

    bu maça da zaruretten bu diziliş ve futbolcularla çıkmış olabiliriz ancak umarım ki hoca; topla çıkmaya çalışırken 2 beki ileri yollamanın ve ön libero olarak oynattığı futbolcunun * defansın içerisinden topu aldığında, geri kalan ortasahanın iki futbolcusuna ve beklere overdose* görevler bıraktığını ve bu görevlerin altında ezildiklerini görmüştür.

    hoca sezon başından beri bir inat peşindeydi ancak skor olarak * geriye düşmeden hareket etmez genelde. pragmatik bir yaklaşım içerisinde aslında mantıklı bir bakış açısıdır ancak "görünen köy" durumu vardı. umarım bu maç güzel günlere vesile olur.

    son olarak galatasaray taraftarının kendine yeni "mazlum" olarak hedeflediği bir çocuk için çok sevindim (bkz: ömer bayram).

    yine taraftarımıza bir kaç dilekle bitiriyorum yazıyı;
    eleştirin, gömmeyin.
    yuhlamayın, maç sonu protesto edin,
    küfretmeyin, alay edin.
    kişilere değil, sisteme odaklanın.
    gömmeyin, eleştirin.
    gerçekten gömmeyin, eleştirin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın