resim
Zvjezdan Misimović
Görev:Teknik Heyet Sorumlusu
Takım:Bosna
Yaş:41
Uyruk:Bosna-Hersek
  • 528
    gecikmede adnan sezgin'in çingene pazarlığının payı olduğu söylentileri olsa da; transferinin son güne kalmasındaki, bilinen en etkili faktör diego'nun wolfsburg'a transferinin gecikmesi oldu.

    o gecikmenin sebebi juventus'un quagliarellatransferinin gecikmesi olabilir. quagliarella transferinin gecikmesinin sebebi, jose ernesto sosa'nın napoli'ye transferinin gecikmesi olabilir. aslında her şey zidane'nin juventus'tan ayrılmasıyla başl.. error, error!
  • 551
    zvjezdan misimović 5 haziran 1982'de almanya'nın münih kentinde dünyaya gelmiştir. boyu 180 cm, kilosu ise 79'dur. iki ayağını da etkili bir şekilde kullanabilmektedir. makedon bir bayanla evli* olup iki çocuk** babasıdır.

    ebeveynleri 1960'larda bosna-hersek'in bosanska gradiska kentinden almanya'ya misafir işçi olarak gitmişlerdir. aynen almanya'da yaşayan ve çalışan gurbetçi vatandaşlarımız gibi. bosanska gradiska kentinin konumu;

    http://upload.wikimedia.org/...ipality_Location.png

    zvjezdan misimovic'in soyunun dayanmış olduğu bosanska gradiska kenti konumu itibariyle, bosna-hersek'in kuzeyinde ve doğusundaki sırp cumhuriyeti içinde yer almaktadır. sırp cumhuriyeti, bosna-hersek toprakları içinde yaşayan ve toplam nüfusun %37'sine karşılık gelen bosna-hersek vatandaşı sırpların yaşadığı özerk bir politik yapıdır. dış işlerinde saraybosna'ya bağlı olup, yerel yönetim merkezi banja luka'dır. sırbistan ile karıştırılmamalıdır. yani bosna-hersek, iki politik yapıdan; sırp cumhuriyeti ve bosna-hersek federasyonu'ndan oluşmaktadır;

    http://upload.wikimedia.org/...d2/DemoBIH2006aa.PNG

    toplam nüfusun %14'üne karşılık gelen hırvatların bosna-hersek sınırları içerisinde özerk bir devletleri olmamakla beraber ülke genelinde sırplar ve boşnaklar* ile beraber yaşamaktadırlar.

    bu bağlamda zvjezdan misimovic, bosna-hersek vatandaşı bir ortdoks sırptır. ismi sırpça/hırvatça/boşnakça'da "yıldızlı" anlamına gelmektedir. lakabı ise "zwetschge"*, yani mürdüm eriğidir. bu lakap kendisine almanya'da, ilk ismi ile mürdüm eriğinin telaffuzları birbirlerine benzediği için verilmiştir.

    http://img1.loadtr.com/...%C3%BCm_erikleri.jpg

    zvjezdan misimovic, futbola bayern bölgesinin yerel takımlarından olan sv nord lerchenau'da başlar.

    bir süre burada top oynadıktan sonra sırayla tsv forstenried ve sv gartenstadt trudering takımlarında oynayıp 2000 yılında, yani 18 yaşındayken bayern münih altyapısına dahil olur.

    2000/2001 sezonunda bayern münih a2 ile 3. liga'da 12 maça çıkıp 1 gol atar ve kulüpteki ilk sezonunda dikkatleri üzerine çeker.

    2001/2002 sezonunda bayern münih a2'nin değişmezlerinden biri haline gelir ve kalitesini iyice belli eder. sezon boyunca 3. liga'da 31 maçta görev alıp 14 gol atar. kişisel olarak başarılı bir sezonun ardından artık a takıma yükselmek için önünde hiçbir engel kalmamıştır.

    2002/2003 sezonunda a takım kadrosuna dahil edilir fakat orta saha bakımından oldukça zengin olan(u: ze roberto, bastian schweinsteiger, michael ballack, mehmet scholl, owen hargreaves, niko kovac, hasan salihamidzic vs.) kadro sebebiyle takıma girmekte zorlanır ve birçok sefer ilk 18'in de dışında kalıp maçları tribünden izlemek zorunda kalır. bu sezon kendisi için tam bir hayal kırıklığı olur. bundesliga'da sadece bir maçta* son 13 dakika forma şansı bulur. bu sezon sonunda her ne kadar pek katkısı olmasa da bayern münih ile bundesliga şampiyonluğu sevinci yaşar.

    geri gönderildiği a2 takım ile sezon boyunca 3. liga'da 28 maça çıkıp 8 gol atar. asist yapamazken 4 kez sarı kart görür.

    almanya kupasında ise a2 takım ile bir maçta 90 dakika forma şansı bulur. bu sezonda yine pek katkısı olmasa da a takım ile almanya kupası şampiyonluğu yaşar.

    2003/2004 sezonuna yeniden a2 takımda başlar ve burada 31 maça çıkıp tam 21 gol atar. performansının yükseldiği haftalarda a takım kadrosuna dahil edilir fakat takıma girmekte yine zorluk yaşar ve bundesliga'da sadece iki maçta** toplam 3 dakika forma şansı bulup sezonu tamamlar. bayern münih a2 takımı kendisinin de büyük katkıları ile 3. liga, diğer adıyla regionalliga süd'de şampiyon olur ve bir üst lige yükselir. bayern münih ise bundesliga'yı ikinci olarak tamamlar.

    almanya kupasında ise a takım ile sadece bir maçta 9 dakika forma şansı bulur.

    bu sezonda ilk defa bosna hersek milli futbol takımı forması giyer*.

    2004 yaz transfer sezonunda bedelsiz olarak vfl bochum'a transfer olur.

    2004/2005 sezonunda bochum forması ile bundesliga'da 17'si ilk onbir olmak üzere 31 maçta görev alır. toplam 1696 dakika sahada kalırken sezon boyunca ligde 3 gol atıp 7 asist yapar; 2 kez de sarı kart ile cezalandırılır. 8 maçta 90 dakika sahada kalır. bu sezon sonunda bochum 16. olarak bir alt lige düşer.

    almanya kupasında biri ilk onbir olmak üzere iki maça çıkar. bir gol atarken toplam 107 dakika sahada kalır.

    almanya lig kupasında bir maçta, o da oyuna sonradan dahil olmak üzere, tek devre forma giyer.

    uefa kupasında ise iki maçta toplam 7 dakika forma şansı bulur.

    2005/2006 sezonunda bochum ile 2. bundesliga'da 21'i ilk onbir olmak üzere 31 maçta forma giyer. sezonu 11 gol ve 6 asist ile tamamlar. 9 kez sarı, 2 kez de kırmızı kart görerek bu sezonda agresif bir profil çizer. sezon sonunda bochum 2. bundesliga'da şampiyon olarak tekrardan bundesliga'ya yükselir.

    almanya kupasında ise ikisi de ilk onbir olmak üzere iki maçta toplam 155 dakika sahada kalır. toplamda bir gol atıp bir de asist yapar.

    2006/2007 sezonunda bochum ile bundesliga'da tümü ilk onbir olmak üzere 30 maçta görev alır. 21 maçta 90 dakikayı tamamlarken toplam 2608 dakika sahada kalır. 5 maçta ise 80. dakikadan sonra oyundan alınır. ligde toplam 7 gol atarken 10 asist yapar. 5 kez de sarı kart görür. bochum ligi 8. olarak tamamlar.

    almanya kupasında ise ikisi de ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere iki maçta forma giyer. toplamda 1 gol atarken 2 de asist yapar.

    2007 yaz transfer sezonunda yeniden bedelsiz olarak 1. fc nürnberg'e transfer olur.

    2007/2008 sezonunda nürnberg ile bundesliga'da 23'ü ilk onbir olmak üzere 28 maçta toplam 2075 dakika forma giyer. 16 maçta 90 dakikayı tamamlarken ligde toplamda 10 gol atar ve 4 asist yapar. sezonu iki sarı kart ile tamamlar. nürnberg sezon sonunda 16. olarak 2. bundesliga'ya düşer.

    almanya kupasında ikisi de ilk onbir olmak üzere iki maçta forma giyer. iki gol atıp bir kez sarı kart görürken toplamda 177 dakika sahada kalır.

    almanya lig kupasında ilk onbirde başladığı bir maçta 52 dakika sahada kalırken bir asist yapar.

    uefa kupasında ise altısı da ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 6 maçta oynar. bir gol atıp iki asist yaparken bir kez de sarı kart görür. avrupa'da toplam 540 dakika sahada kalır.

    bu sezonda toplam iki kez sakatlık yaşar.

    9 şubat 2008 ile 28 şubat 2008 tarihleri arasında ayak bileğindeki bağlardaki yırtık sebebiyle, 17 nisan 2008 ile 1 mayıs 2008 tarihleri arasında da adale yırtığı nedeniyle sakat kalır.

    2008 yaz transfer sezonunda küme düşen 1. fc nürnberg'ten vfl wolfsburg'a 4.000.000 euro bonservis bedeli ile transfer olur.

    2008/2009 sezonunda wolfsburg ile bundesliga'da tümü ilk onbir olmak üzere 33 maçta forma giyer. toplamda 5 kez sarı kart gördüğü için o tek maçı da kart cezalısı olarak kaçırır. 21 maçta 90 dakikayı tamamlarken ligde toplam 2733 dakika sahada kalır. o sezon 7 gol 20 asistlik muhteşem bir performans ortaya koyar. özellikle edin dzeko ve grafite ile çok iyi anlaşırlar ki grafite, misimovic'in büyük katkıları ile 25 maçta 28 gol atarak gol kralı olur. kendisini 32 maçta 26 gol ile edin dzeko takip eder(u: 1899 hoffenheim forması giyen vedad ibisevic de 17 maçta 18 gol atar ve boşnaklar o sezon bundesliga'ya damgasını vurmuş olur). wolfsburg o sezon 65 yıllık tarihinde ilk kez şampiyon olurken bu başarıda hiç şüphesiz en büyük pay dzeko-grafite-misimovic üçlüsünündür. zvjezdan misimovic 20 asist ile sezonu bundesliga asist kralı olarak tamamlar.

    almanya kupasında dördü de ilk onbir olmak üzere 4 maçta forma şansı bulur ve bu maçlarda tam 7 asist yapar. toplamda 344 dakika sahada kalır.

    uefa kupasında ise sekizi de ilk onbir olmak üzere 8 maçta forma giyer. bu maçlarda 4 gol atarken 1 asist yapar. bir kez de sarı kart ile cezalandırılır. toplamda 638 dakika forma giyer.

    2009/2010 sezonunda wolfsburg ile bundesliga'da 31'i de ilk onbir olmak üzere 31 maça çıkar. 26 maçta 90 dakikayı tamamlarken 4 maçta da 85. dakika ve sonrasında oyundan alınır. 10 gol atıp 15 asist yapar ve 2008/2009 sezonundaki yükselen performansını sürdürür. ligde toplamda 7 kez sarı kart görür ve bir maçı cezalı olarak kaçırır. wolfsburg sezonu 8. olarak tamamlar.

    almanya kupasında ikisi de ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 2 maçta forma giyer. 2 gol atıp 1 asist yapar, 1 kez de sarı kart görür.

    şampiyonlar liginde b grubunda 6 grup maçına da ilk onbirde başlar. 88 dakika sahada kaldığı biri dışında tümünde 90 dakika forma giyer. 1 gol atıp 2 asist yapar, 1 kez de sarı kart görür. 3 kasım 2009 beşiktaş wolfsburg maçında attığı gol;

    http://www.youtube.com/watch?v=k8V7g5lZf88

    wolfsburg şampiyonlar ligi grup aşamasında 3. olup uefa avrupa ligi'nde yola devam eder.

    zvjezdan misimovic uefa avrupa ligi'nde ise altısı da ilk onbir ve 90 dakika olmak üzere 6 maçta forma giyer. 1 gol atıp 2 de asist yapar. wolfsburg çeyrek finalde fulham'a elenir.

    bu sezonda bir kez sakatlık geçirir. 16 aralık 2009 ile 21 aralık 2009 arasında kaslarındaki zorlanma nedeniyle takımından uzak kalır.

    bu sezon atmış olduğu goller, yapmış olduğu asistlerden ve güzel paslarından oluşan bir klip;

    http://www.youtube.com/watch?v=WuNe2rNGI4Y

    2010/2011 sezonuna wolfsburg ile başlar.

    ligde bir maçta oyuna ikinci devrede dahil olur. bu maçta takımının tek golünün asistini yapar*.

    kupada ise ilk onbirde başladığı bir maçın 65. dakikasında kenara alınır.

    sonrasında 7.000.000 euro bonservis bedeli ile galatasaray'a transfer olur. yıllık 2.1 milyon, maç başına ise 10.000 euro alacaktır. bochum'da 16, nürnberg ve wolfsburg'da ise 10 sırt numarası ile mücadele eden zvjezdan misimovic, galatasaray'da 21 numaralı formayı giyecektir.

    milli takım kariyerine bakacak olursak;

    sırp kökenli olması sebebiyle önceleri o dönemki adıyla yugoslavya için mücadele eder. 2000-2001 yılları arasında giymiş olduğu yugoslavya u18 milli futbol takımı ile 2001 uefa avrupa u18 şampiyonası'na katılır ve takımı turnuvada dördüncü olur. o dönemki takım arkadaşlarından bazıları nemanja vidic ve danko lazovic'tir.

    yugoslavya u21 mill futbol takımı ile kasım 2002'de fransa'ya karşı sadece bir maçta, o da oyuna sonradan dahil olarak 5 dakika forma giyer. o dönemki u21 teknik direktörü vladimir petrovic pizon, zvjezdan misimovic'in kilolu ve yavaş olduğunu öne sürerek bir daha kendisini kadroya almaz.

    2003'te ve 2004 başında herhangi bir milli futbol takımı formasını giyemeyen zvjezdan misimovic'in imdadına takım arkadaşı hasan salihamidzic yetişir ve bir gün antrenman esnasında kendisine bosna hersek milli futbol takımı formasını giyebileceğinden bahseder. bu duruma yeşil ışık yakan zvjezdan misimovic o dönemki teknik direktör blaz sliskovic tarafından bosna hersek milli futbol takımına çağrılır ve şubat 2004'te ilk defa bosna forması ile mücadele eder.

    toplamda 51 kez giydiği milli takım forması ile 16 gol atar.

    kulüp ve milli takım performanslarından oluşan bir klip;

    http://www.youtube.com/watch?v=eITXIUqINyI

    istatistik kısmından yorum kısmına gelirsek;

    yemin ederim kariyerinin ilk yıllarını yazarken içim daraldı, "bu muymuş misimovic?" diye sordum birçok defa kendi kendime. bu arada 28 yaşında olmasına rağmen kendisinden sadece 2.5 senedir haberdar olduğumu fark ettim. lakin kendisi 26 yaşındayken bir patlıyor, pir patlıyor. sonraki sezon da bu üst düzey performansını devam ettirerek bunca yıl boşuna top koşturup tecrübe kazanmadığını bir bakıma kanıtlıyor bize. kariyerinde iki defa küme düşme, bir kez de ikinci lig deneyimi yaşamasına rağmen her zaman takımının lideri olarak karşımıza çıkıyor zvjezdan misimovic... bu bağlamda kulüp kariyerine bakarsak kendisinin ihtiyacı olan tek şey, daha büyük bir takımda daha düzenli olarak forma şansı bulmakmış diyebiliriz. görece daha alt takımlarda tek başına çırpınmasına ve iyi performans göstermesine rağmen takımlar genel olarak başarısız olduğu için bu başarısızlıklar da zvjezdan misimovic'in cv'sine aynı şekilde işleniyor. fakat büyük takımlarda üst sıralarda üst sıralara oynadıkça açılıp saçılıyor ve ortalığı duman ediyor. hem kendisi, hem arkadaşları, hem de takımına faydalı oluyor. zvjezdan misimovic tam bir takım oyuncusu. ki şu an milli takımının 10 numarası ve kadrodaki oyuncular itibariyle en deneyimlisi*. zaman zaman kaptanlık da yapıyor takımına. oyun tarzı olarak tam bir oyun kurucu, on numara kendisi. hani ne lincoln gibi şova dönük, ne alex gibi rakip kaleye, ne de elano gibi orta sahaya yakın, tam bir kumandan, tam bir lider, şahsımca gerçekten etrafına takım kurulması gereken bir isim. yeri geldiğinde tek hareketle, yeri geldiğinde dripling ve çalım yaparak sonuca giden yetenekli ve profesyonel bir oyuncu.

    bize geldiğine gerçekten inanamıyorum, performansı itibariyle daha büyük bir lige transfer olmasını beklerdim. ayrıca frank rijkaard'ın ısrarı ve ödediğimiz para kendisini ne kadar istediğimizi gösteriyor.

    müneccimlik yapmayı sevmiyorum ama sanki çok iş yapacak sarı kırmızılı forma altında... doğru süzgün sakatlık bile yaşamamış, önündeki tek engel muhtemel bir uyum sorunu... çünkü ilk defa doğup büyüdüğü almanya dışına çıkıyor.

    bir de kimleri benzetmedik ki; ama kendisini oyun stili* ve tipi* itibariyle gheorghe hagi'ye benzetiyorum. en azından benim gözümde bu mertebeye en yakın duran isim olmuştur geçmişi ile.

    galatasaray'a hoşgeldin zvjezdan misimovic...

    http://www.bundesliga.de/...ayern/52893808mm.jpg *

    http://www.bundesliga.de/...imovic01_345x468.jpg *

    http://www.bundesliga.de/...vic_solo_345x468.jpg *

    http://4.bp.blogspot.com/...400/Misimovic+v3.jpg *

    http://u.goal.com/35000/35055.jpg *

    http://www.incicaps.com/...isipu-1283167757.jpg **

    http://www.ajansspor.com/...misimovic_gs_poz.jpg *
  • 1508
    wolfsburg yıllarında özenerek izlediğim futbolculardan biriydi. çok yanlış zamanda geldi. kendisinin performansı hayal kırıklığı. ancak takım başlı başında 10-11 sezonunda dökülüyordu. baros ve kewell'ın sakatlıkları da eklenince kara günler bitmek bilmedi. bana o günleri hatırlatan biri şimdi. yine de o dönem içinde düşününce, bedeli 8.5 milyon € olsa da yanlış transfer değildi. geçmişe bakınca yanlıştı diyebiliyoruz. diğer transferler baştan sona faciaydı. adnan polat'ın transfer dehası adnan sezginle birleşince; bogdan stancu 5 milyon €, lorik cana 4.5 milyon €, yekta kurtuluş 3.75 milyon €* pino 3 milyon €, culio 2 milyon €* bedelle kadromuza katıldı. yaklaşık 27 milyon € harcayıp bu kadar berbat kadro kurmak büyük marifet gerçekten. ne günlerden geçmişiz.
  • 1522
    galatasaray tarihinin en enteresan transferlerinden biri.

    karpaty lviv faziası sonrası adnan sezgin ve saz arkadaşları apar topar bu kardeşimizi getirmişti. aslında ağustos ayı başından beri görüşmeler devam ediyordu ama ne takımı ne de bu arkadaşımız pek gönüllü değildi. ancak lige 2 mağlubiyetle başlayıp hemen üzerine bahsi geçen hezimet yaşanıp şampiyonluk hasretinin üç seneye çıkacağı gerçeği daha ağustos ayında kendini hissettirince apar topar ikna edilmişti bu arkadaşımız. kuvvetle muhtemel pazarlıkta fiyat yükseltilmişti ve abdül kader keita'dan gelen paranın neredeyse tamamı wolfsburg'a gitmişti. bonus olarak cimbom'da insua sesleri geyiğine nazire yapılırcasına bahsi geçen insua değil emiliano insua kiralanmıştı liverpool'dan...

    o sezonun ilk resmi maçı sami yen'de oynanan belgrad maçıydı. 80. dakikasına 2-0 önde girdiğimiz maçı güç bela 2-2 bitirebilmiştik. rövanşta 2-0 öne geçtikten sonra ev sahibinin golü gelmiş, 40-70 dakikalar arası ecel terleri döktükten sonra 3-1'i bulduktan sonra rakip işi bırakınca 5-1'le krizi atlatmıştık. bu maçtan 10 gün sonra sivas deplasmanında lige mağlubiyetle girmiştik. hafta arası sami yen'de rakip karpaty lviv'di. ilk yarıyı 2-0 geride kapattıktan sonra baros'un golleriyle güç bela 2-2'yi bulmuştuk. hafta sonunda geçen sezonun şampiyonu bursaspor da 2-0'la güle oynaya ali sami yen'den çıkmıştı. rüya gibi başlayıp kabusa dönen sezonun ardından olabilecek en kötü senaryoydu. bu maçtan 4 gün sonra lviv deplasmanına çıkan takımın turu bırakması, üstelik 90. dakikada golü atıp turu kazara da olsa geçtik derken uzatmanın uzatmasında yenen basit bir golle kaybetmesi bardağı taşıran son damla olmuştu.

    keita gibi sol kanadı domine eden bir oyuncu sırf bonservis bedeli için satılmıştı. mehmet topal da süpriz bir transferle 6 milyon euro karşılığında valencia'ya gitmişti. iki oyuncudan gelen 14 milyon euro karşılığında pek elle tutulur bir takviye de yapılamamıştı. monaco'dan kanat forvet juan pablo pino, sunderland'dan stoperimsi lorik cana; aşağı yukarı mehmet topal'dan gelen bonservis parası maliyetine transfer edilmişti. serdar özkan, mehmet battal, ali turan, çağlar birinci gibi bir dolu "ya tutarsa" transferi bedelsiz gerçekleşmişti. pek hatırlanmasa da arada musa çağıran için 1 milyon euro ödenmişti altay'a... öylesine geçen transfer dönemi üzerine ilk bir ay fazia şeklinde geçince transfer döneminin kapanmasına ve milli maç arasına birkaç gün kala işte biraz da taraftarı sakinleştirme refleksiyle apar topar bu transfer gerçekleşmişti.

    enteresan bir adamdı aslında. 2008-2009'da tarihinin ilk şampiyonluğunu yaşayan wolfsburg'da adını duyurmuştu. kendisi gibi bosna hersek vatandaşı olan edin dzeko ve brezilyalı grafite ile takımı sırtlayan üç isimden biriydi. enteresan bir sezonun ardından şampiyonluğa ulaşmıştı wolfsburg. 34 maçta sadece 69 puan toplayıp şampiyon olmuşlardı. iç sahada topladıkları 49 puanın yanına berbat deplasman performanslarıyla ekledikleri 20 puan şampiyonluğa yetmişti. attıkları 80 golün 54'ünü grafite-dzeko ikilisi atmıştı. misimovic ise 7 golle takımın en skorer üçüncü oyuncusuydu ama tam 20 asist yapmıştı.

    ertesi sezon wolfsburg için işler o kadar iyi gitmedi. ligin yanına avrupa mücadelesi de eklenince sadece 50 puan toplayabildiler. ilk kez çıktıkları şampiyonlar liginde beşiktaş'ı geçip grubu 3. bitirerek avrupa ligine geçtiler ve 2 turu geçip çeyrek finale kadar gittiler. dzeko-grafite-misimovic üçlüsüne obafemi martins eklenmişti. bu dörtlü ligde takımın 65 golünün 49'unu üretti. misimovic 10 gol 15 asistle bitirdi bundesliga sezonunu. avrupa kupalarında da 2 gol 4 asist daha yazdı istatistiklerine.

    bosna hersek mili takımı da tarihinin önemli jenerasyonlarından birini yakalamıştı. mismimovic-dzeko ortaklığının yanı sıra asmir begovic, damir mirvic, sejad salihovic ve senijad ibricic gibi pek çok isimle önemli bir kadro toparlanmıştı. misimovic o kadro sebebiyle de istim üstündeydi.

    wolfsburg takımı taşıyan bu üçlüyü elden çıkarmak istemiyordu haklı olarak. ancak piyasaya yeni çıkmış bir takım olmasından ötürü diğer takımların da iştahı kabarıyordu. galatasaray da "ya tutarsa" diyerek şansını deneyen kulüplerden biri olarak dahil oldu bu denkleme. edin dzeko pek yanına yaklaşabileceğimiz bir oyuncu değildi maddiyattan dolayı. grafite için belki şartlar zorlanabilirdi ama onunla da 2007 yazında le mans'tayken bir temas olmuştu. bu üçlüden tek "oluru olan" isim misimovic'ti.

    çok da tat vermeyen hazırlık dönemi sonrası sezonun çok da iyi geçmeyeceği ortaya çıktıkça gündeme gelen bir isimdi. ağustos ayı kriz halinde geçip tepkiler yükselmeye başladıkça yönetimin biraz da kendi elini güçlendirip ortalığı sakineştirmek üzere bitirdiği bir transfer oldu. ederinin üstünde bir fiyat, maaş vs. ile biraz da zorlama yapıldı bu transfer. hem kamuoyundaki genel imajı, hem de istatistikleriyle taraftarı sakinleştirmeye yetmişti...

    nitekim transferi açıklandıktan sonraki gün oynanan eskişehir deplasmanında 3-1 kazanarak 3. haftada puan ve galibiyetle buluşmuştu takım. milli takım arasından sonraki üç maçta galibiyet serisi gelince kriz bir parça aşılmıştı. ancak önce karabük deplasmanında alınan mağlubiyet, dönüşte iç sahada ankaragücü'ne karşı alınan 4-2'lik mağlubiyet sonrası ipler kopmuştu. 8 haftada liderden yenen 8 puan fark bir tarafa, sırf "kadıköy sonrası hoca kovdular" dedirtmemek için frank rijkaard gönderilmişti. bu süreçte 4-3-3'ün ilk üçünün en sağdaki olarak yer bulmuştu kendine. rijkaard'ın rotasyon ile arayış arasında giden kadro sirüklasyonu içinde 4 maçta değişmeyen nadir isimlerdendi. sahadaki formasyon 4-3-3 olsa da aslında oynadığımız futbol 4-5-1'e dönüyordu sık sık. misimovic'in de orta sahada kanattan ziyade kesici bir göbek oyuncusu gibi oynaması gerekiyordu çoğu zaman. haliyle de asıl bildiği işleri yapamıyordu...

    iki gözümüzün çiçeği gheorghe hagi'nin "galatasaray ne zaman kötü ben burda" diyerek illallah çekeceği dönemin ilk maçı malum deplasmandı. türk futbolunun yazılı olmayan kurallarından biri gereği teknik direktör değiştiren takm kendini aşmış, fenerbahçe'nin kadıköy'deki 10 maçlık galibiyet serisini bitirmiştik golsüz beraberlikle bozulurken pino'nun çizgiden çıkarılan topu ise tarihteki yerini almıştı. bu maçta kariyerinde hiç oynamadığı sol kanada atmıştı hagi onu ve pek varlık gösteremeyince 55. dakikada barış özbek ile değiştirmişti. ertesi hafta yine sol kanatta oynadığı maçta antalyaspor'u güç bela 2-1 yenerken servet'in kafayla attığı ilk golde asist misimovic'in ayağından gelmişti. galatasaray 4-3-3'ten 4-5-1'e doğru dönerken misimovic de hiç oynamadığı sol açık pozisyonuna düşüyordu. kabus gibi geçen trabzonspor maçında aksayınca 60. dakikada yerini kewell'a bıraktı. çok sonradan ortaya çıkacak rivayete göre devre arasında hagi misimovic'i "bok gibi oynuyorsun" diyerek fırçalamış, misimovic de "ben sol kanat oynamayı bilmiyorum. oynamamı istiyorsan bana öğretmen gerekiyor" diye cevap vermişti.

    galatasaray'daki son maçı ise tıpkı trabzonspor maçı gibi 2-0 kaybettiğimiz 14 kasım 2010 galatasaray manisaspor maçı oldu. geçen hafta trabzon'da yaşanan olaydan sonra yedek başlamıştı. 1-0 geride girdiğimiz altmışlı dakikalarda ali turan'ın yerine oyuna girerken kumandan hagi defanstan bir oyuncu eksiltip ön tarafa takviye yapmayı planlamıştı. daha doğru dürüst topla buluşmadan maç 2-0 oldu.

    maçtan sonra misimovic eleştirilerinin odağında oyuna girmek üzereyken hagi'den son taktikleri alırken ağzında sakızla çok da ciddiye almayan görüntüsü vardı. üzerine hagi tarafından kadro dışı bırakıldığı haberi gelince "takım kaybederken keyfini bozmayan, hocasını ciddiye almayan futbolcu" etiketi kolayca yapıştırıldı üzerine. kasım ayının ortasında ligde 6 mağlubiyeti bulmuş olan galatasaray'da herkes boy hedefiydi zaten ama hem yönetimin elini rahatlamak için yapılmış bir transfer olması, hem maliyeti hem de beklentilerin büyüklüğünden dolayı yaşanan hayalkırıklığı sebebiyle kamuoyunun tepkisini çekmesi kolay oldu...

    işin aslı misimovic wolfsburg'da tam olarak amc pozisyonundaydı. hücumda 4-3-3, defansta 4-3-1-2 gibilerinden bir formasyon vardı. çift forvet dzeko ve grafite ile adeta voltranı kurmuşlardı. yetenek olarak, istatistik olarak takımın en dominant üç karakteriydiler. hücum organizasyonunda kendileri çalıp oynuyorlardı.

    galatasaray ise barcelona ekolünden gelen total futbol ve 4-3-3'ü deniyordu. 4-3-3'ün ileri üçlüsünde tek forvet ve iki hücumcu kanat oyuncusu vardı. ortadaki üçlünün ise daha gösterişsiz ama efektif bir pas oyunu oynaması, yeri geldiğinde defansif işler de yapması gerekiyordu. ancak türk futbolcusunun genel mentalitesi ve ligin oyun yapısı gereği 4-1-2-2-1 gibi saçma bir oyun yapısına dönüşüyordu. en öndeki 1 normal şartlarda milan baros'du. sakatlık problemleri sebebiyle yedek olarak kolombiyalı pino gelmişti. forvete yakın olan ikilide arda turan, elano blumer, harry kewell gibi bir rotasyon vardı. bu rotasyona girse bile diş geçirme ihtimali yoktu. üstelik grafite-dzeko ikilisinin karıştırdığı ceza sahasına top atan ya da yaratılan boşluktan içeri dalan bir konumdaydı. burda ise ceza sahasına yaklaşarak dengeyi bozması gereken bir pozisyona girecekti.

    geride ise literatüre bam üçlüsü olarak giren ekip vardı. bu üçlü de mentalitesi gereği biri defansif orta saha oynamaya çalışırken, diğer ikisi de 3 ya da 4'lü rakip orta sahayla boğuşmaya çalışıp kendini acayip zor bir konuma sokuyordu. bu üçlü rotasyonun önce sağında sonra solunda oynamak zorunda kaldı. zaten çok da gönüllü gelmediği kulüpte hem o yıldız statüsünü, hem de saha içindeki dominant rolünü kaybetti. bu yapıda zaten wolfsburg günlerindeki gibi performans göstermesi imkansızdı. rijkaard'ın gidişiyle galatasaray 4-3-3'den 4-5-1 hatta 4-2-3-1'e dönüyordu. bu formasyon bariz bir oyun kurucu mevki yaratacaksa bile arda hatta elano'dan sonra düşünülecekti bu pozisyonda. arda sahadayken liderlik yapması da düşünülemezdi zaten...

    takımında çok iyi istatistikleri olan ancak biraz dikkatli bakınca çok da doğru olmadığı kolayca tahmin edilebilen bir transferdi. hagi'nin yabancı oyuncularla iletişimde sorunlar yaşadığı o dönem sıkça yazılmıştı. üzerine bu tartışma da yaşanınca üstü erken çizildi. 18 takım 3 puanlı sistemde en kötü sezonunu yaşayan galatasaray'da fazla kalamadı. telaşla, sırf yönetimin eli biraz rahatlasın diye 8,5 milyon euro bonservis parası ödenerek getirilmişti. yedekten hatta bench arkasındaki özel tribünden dışarı çıkamayacağı belli olunca bu sefer de "sırf elimizde kalmasın" telaşıyla 4,5 milyon euro gibi bir bedelle rusya'ya gitmişti ordaki transfer döneminin son günü olan 1 mart'ta...

    uzun lafın kısası sırasıyla mario jardel, mbaye diagne, armindo tue na bangna bruma, younes belhanda ve nordin amrabat'tan sonra galatasaray tarihinin en pahalı 6. transferidir. bu "title"a karşılık sadece 8 maçta forma giyip 1(bir) asist yapmıştır. satışından gelen parayı düştüğümüzde bile sahada kaldığı her bir dakika 6163 euro'ya mal olmuştur. sadece yönetimin elini birkaç aylığına rahatlatmak, taraftardan gelen istifa seslerini bastırmak uğruna yapılmış yanlış bir transferdi. hocanın oynatmaya çalıştığı sistemde fark yaratacak ender oyunculardan birini para kazanmak için gönderip ondan alınan bonservisten fazlasının yatırılması ise tam bir skandaldı...

    galatasaray sonrası iki sene dinamo moskova forması giydi ya da giymeye çalıştı. ordan çin ligine geçip bir lig şampiyonluğu yaşadı. orda bir süre ara verdikten sonra çin ikinci liginde geri dönmeyi denediyse de yaşı 35 olmuştu. "artık tatil zamanı" diyerek 2017 yılında kariyerini sonlandırdı. wolfsburg bir daha şampiyon olamadı. edin dzeko ertesi sene city'e gitti. 44 yıl sonra gelen şampiyonluğu yaşadı, toplamda 5 kupa gördü. oradan roma'ya geçti. grafite de bir sene daha kaldıktan sonra parayı seçip arabistan ligine gitti. ordan sonra ülkesine döndüyse de dikiş tutturamadı. misimovic'ten birkaç ay sonra o da futbolu bıraktı.

    şimdilerde belki de geriye dönüp sorulsa "başlarım parasına" deyip o ağustos günü önüne gelen sözleşmeyi imzalamamayı tercih ederdi, kim bilir?
  • 1527
    avrupa’da karpaty lviv’e elendikten sonra kader keita’dan gelen parayla alelacele alınmıştı. hocayla* hiç anlaşamıyordu ve birkaç ay sonra o zamana göre devasa büyük miktarda verilmiş bonservisin yarısına elden çıkarılmıştı. sezonu da 8. tamamlamıştık. burak elmas en kötü başkan ünvanını adnan polat’tan devralmakla gerçekten büyük iş başarmış.
  • 1256
    bazı oyuncular vardır gittiği takıma alışmaya çalışır * bazı oyuncular vardır takım ona alışmaya çalışır *

    bazı oyuncular yan rollerde oynarlar bazı oyuncular başrolde oynarlar.

    misimovic kendisini kanıtlamış bir başrol oyuncusudur, gittiği takıma alışmak yerine takımın ona alışması gerekir. takım onun etrafında şekillenir.

    bugün alex de souza bu kadar istatistiği yapıp takımına katkı sağlıyorsa takımın onun etrafında şekillendiği içindir. hagi bize bu kadar başarıyı kazandırdıysa takımın onun etrafında şekillenmesine borçludur.

    eğer geçmişte fatih terim, hagiye sende koşacaksın, mücadele edeceksin, basıcaksın filan deseydi biz bugün uefa kupası sahibi olamazdık.

    aykut kocaman alex'e boyun eğmeseydi bugün kovulmuş olurdu ve belkide bu sene fenerbahçe şampiyon olacak. kimin sayesinde?

    eğer siz başrol oyuncusu alıyorsanız ona göre takım kuracaksınız, ona uymak zorundasınız.
  • 1518
    bu arkadaşı, franck ribery ve jorge felipe ile birlikte 'içimde ukde kalanlar' kategorisine kafadan sokabilirim. müthiş bir oyun görüşü ve duran top kullanma özelliği vardı. oldukça soğukkanlıydı. çok ağırdı, beli pek dönmezdi ama o kadar çabuk karar verip o kadar çabuk uygulardı ki, çabuk çabuk olmasına gerek de kalmazdı. stil olarak, zinedine zidane'ı andırırdı bana.

    tabii bu saydıklarım galatasaray performansı üzerine değil, wolsfburg günlerinden kalmadır. çünkü bizdeyken bu meziyetlerini hiç gösteremedi. transfer sürecini de çok iyi hatırlıyorum. schalke 04 çok istekliydi misimoviç'in transferi konusunda. fakat wolsfburg kendine rakip olarak gördüğü bir diğer bundesliga ekibi yerine bize transferine onay vermiş, fakat bosnalı oyuncu tercihinin schalke olduğunu söylemişti. sanırım ücreti arttırıp bir şekilde ikna edildi ve zorlama şekilde geldi buraya. zaten hali ve tavırlarından, burada mutlu olmadığı da çok belliydi.

    ama performans alınamamasını sadece buna bağlamıyorum. kötü dizayn edilmiş bir takıma geldi misimoviç. takım içi roller net değildi. bazı pozisyonlarda üst düzey isimler varken diğer bir kaç pozisyonda ikinci lig seviyedeki oyuncular oynuyordu. ama belki de hepsinden önce misimoviç'i transfer edenler, wolsfburg'da nasıl bir kurgunun parçası olduğunu, alman takımının hangi düzende oynadığını ıskalamışlardı. alman ekibinde, 4-4-2, tek ön liberolu baklava düzenine yakın bir dizilim hakimdi. arkada usta bir süpürücü olan ve misimoviç'in sınırlı koşu kapasitesini süspanse eden brezilyalı josue oynarken, hemen önünde de iki adet bir doksanlık, deplase olan, yerden ve havadan, her türlü sırtı dönük oynayabilen ve gol vuruşları da olan santraforlar edin dzeko ve grafite ile birlikte oynuyor oluşu, misimoviç gibi servis edici, pas alışverişiyle oyuna katılımı artan bir on numara için hayati önem taşıyordu. bir sezonda, sırf bu ikisinin toplamda 50 küsür gol atmasına ön ayak olmuştu. belki de, dünya üzerinde, onun için olabilecek en ideal futbol ortamı o günkü wolsfburg'du. fakat burada, tek santraforlu bir oyun anlayışı içinde, tek santraforda, aslında hiç bir zaman tek santrafor oynayamayacak ve oynamaması gereken milan baros olunca, misimoviç gibi bir oyuncunun da doğal olarak hiç bir etkinliği olmuyor.

    o döneme dair her şeyimiz o kadar plansız ve programsızdı ki, baros, elano, misimoviç, meira, gio dos santos gibi üst düzey oyunculardan neredeyse hiç verim alamadık. çevresine yerleştirdiğimiz tamamlayıcı rolde olmayan ve yetersiz oyuncular yüzünden. çok yazık oldu.
  • 1538
    wolfsburg'da inanılmaz bir sezon geçirmiş dzeko ve grafite'yi gol krallığına taşımıştı. şampiyon oldular almanya'da aynı zamanda.

    bize gelmeden önce;
    2008'de 41 maç, 10 gol 20 asist
    2009'da 45 maç 14 gol 13 asist rakamları yakalamış.

    28 yaşında sneijder gibi gelmişti. inanılmaz bir transferdi. bize göre ciddi bir bonservis de ödemiştik. burada 9 maça çıkabilmiş sadece. hagi biletini kesmişti akabinde. saçma bir karardı bence, eldeki en iyi oyunculardan biriydi. öldü parasına ayrıldı diye hatırlıyorum devamında.

    içimde kalan transferlerden biridir. bundesliga asist kralıydı. bugün böyle bir oyuncunun etiketi minimum 40-50 milyon euro olurdu.
  • 1400
    takıma dahil edilmesi ne kadar büyük bir hata idi ise kendisinin bir an önce karına zararına bakmadan, haraç mezat satılması da belki de adnan polat yönetiminin yaptığı en önemli ve önemli olduğu kadar da başarılı iştir.

    kendisini 2 sezon oynatıp satan wolfsburg bundesliga'da son haftaya girerken düşme hattındadır, tıpkı kendisini alıp 10 maç oynatıp satan galatasaray'ın birkaç hafta önce neredeyse ensesinde hissettiği durum gibi.

    http://www.bundesliga.de/de/liga/tabelle/

    http://www.ligtv.com.tr/...mu.aspx?l=2&h=32

    adnan polat yönetimini ve gheorghe hagi'yi bu ileri görüşlülüğünden dolayı tebrik ediyor ve entarimi bir küçük dörtlük ile sonlandırmak istiyorum...

    zararın neresinden dönülse elbet kârdır,
    saptamaya bak, yardır ulan adnan yardır.
    elbet bana da on verecek birkaç yazar vardır,
    gel gör beni aşk neyledi...
  • 1501
    tadı damakta bile kalmayan oyuncuydu. ne umutlarla gelmişti oysa. karpaty lviv bozgunu sonrası derin bir hayalkırıklığı yaşayan taraftarı uyutma transferiydi. kelimenin tam anlamıyla son dakkada (31.08.2010 18:46:40) yapılmıştı. bonservisine 7 milyon euro ödenmişti yanılmıyorsam. kendisine ödenecek para da şöyleydi:

    "profesyonel oyuncu zvjezdan misimovic için vfl wolfsburg ile vadeli transfer anlaşması imzalanmış olup
    - 2010-2011 sezonunda 2.500.000 avro,
    - 2011-2012 sezonunda 2.500.000 avro,
    - 2012-13 sezonunda 2.000.000 avro ödenecektir.

    misimovic ile yapılan dört yıllık kontrat süresince oyuncuya yıllık 2.100.000 avro sabit transfer ücreti ve 10.000 avro maç başı ücreti ödenecektir."

    kısaca toplam sabit maliyet: 7 milyon euro (bonservis) + 8.4 milyon euro (futbolcunun parası) = 15.4 milyon euro

    adnanlar o dönemde yaptıkları bu kontratla galatasaray kulübünün ırzına geçiyorlardı. taraftar da son gün transfer heyecanı içindeydi. son gün misimovic ve insua gelmişti ne de olsa. federico değildi belki ama insua insua'ydı. üstelik liverpool etiketine sahipti.

    bu fahiş maliyetin kulüpte kalmaması, galatasaray'ın yenilen bu boktan sonra boka daha az bulanması için misimovic'e alenen mobbing uygulandı. sakız makız hikayeleri, şişmanlığıyla aşağılanıp türkiye'den kaçarcasına gitmesi sağlanmak istendi. nitekim istenen de oldu. misimovic'e ödenen tazminatı ise yazmadım bile.

    edit: favci ve c prekazi'nin uyarılarına göre rakamları düzelttim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın