13
23 aralık 2017 juventus roma maçı'nda 90+4'te takımı 1-0 mağlupken çok net bir karşı karşıya pozisyonu kaçırmış olan 21 yaşındaki santrfor. https://youtu.be/jn4DJzMmSjI?t=8m7s
gelin bir dakikalığına schick'in türkiye'de oynadığını varsayalım. bu golü kaçırdıktan sonra bir daha gün yüzü göremezdi. "37 milyon euro'yu bu aptala mı verdiniz, seni alanın allah belasını versin, seni ayrı seni oynatanı ayrı sikeyim" diyen milyonlarca insanın nefretine maruz kalmaktan topa vurmayı unuturdu. linci yedikten sonra futbola küserdi adam, toparlanması da en az 2-3 ay sürerdi.
ama yad ellerde böyle yapmıyorlar. genç oyuncuya destek vermenin ne demek olduğunu biliyorlar. bu yüzden onlar sürekli oyuncu yetiştirirken biz 30 yaşını aşmış adamlara emekli ikramiyesi dağıtıyoruz. gelen adamın iş ahlakı düzgün, fiziksel olarak kendine iyi bakan bir oyuncu olması için dualar ediyoruz. adam eboue gibi, van persie gibi, sosa gibi "bana ne kardeşim ben paramı alır yatarım" derse elimiz kolumuz bağlanıyor.
ama bir sonraki transfer döneminde yine 30 yaş üstü oyuncuların peşinde koşuyoruz. yine bile bile lades diyoruz. yine bazı oyuncular parasını alıp yatışa geçiyor. yine milyonlarca euro çöpe gidiyor. kaset yeniden başa sarıyor.
türkiye çoğunlukla mutsuz insanların ülkesi olduğu için kimse kimseye sabredemiyor. hele özel olarak stres atmak için izlediğimiz futbolda kesinlikle hata yapan çömezler görmek istemiyoruz. iktidar bunu bildiği için fakir bir ülke olmamıza rağmen futbolculardan alınan vergiyi inanılmaz düzeyde düşük tutuyor ve yabancı futbolcuların türk takımlarına gelmesini kolaylaştırıyor. fakat bu durumun bir negatif sonucu var, türk takımları avrupa'daki rakiplerinden çok daha yüksek maaş ödeyebildiği için transferde bir adım önde oluyor ama bu sebeple futbolcu yetiştirmekle hiç uğraşmadan her zaman transferle takım kuruyor.
son 10 yılda türkiye'den avrupa kulüplerine dişe dokunur bir teklif alan (satılması şart değil) kaç futbolcu var diye düşününce tatmin edici bir cevap bulamıyoruz. servet çetin, gökhan gönül, arda, burak yılmaz, enes ünal, cengiz ünder, bitti. 10 yılda 10 oyuncu bile çıkmamışsa bir şeyleri yanlış yapıyoruz demektir.
gelin bir dakikalığına schick'in türkiye'de oynadığını varsayalım. bu golü kaçırdıktan sonra bir daha gün yüzü göremezdi. "37 milyon euro'yu bu aptala mı verdiniz, seni alanın allah belasını versin, seni ayrı seni oynatanı ayrı sikeyim" diyen milyonlarca insanın nefretine maruz kalmaktan topa vurmayı unuturdu. linci yedikten sonra futbola küserdi adam, toparlanması da en az 2-3 ay sürerdi.
ama yad ellerde böyle yapmıyorlar. genç oyuncuya destek vermenin ne demek olduğunu biliyorlar. bu yüzden onlar sürekli oyuncu yetiştirirken biz 30 yaşını aşmış adamlara emekli ikramiyesi dağıtıyoruz. gelen adamın iş ahlakı düzgün, fiziksel olarak kendine iyi bakan bir oyuncu olması için dualar ediyoruz. adam eboue gibi, van persie gibi, sosa gibi "bana ne kardeşim ben paramı alır yatarım" derse elimiz kolumuz bağlanıyor.
ama bir sonraki transfer döneminde yine 30 yaş üstü oyuncuların peşinde koşuyoruz. yine bile bile lades diyoruz. yine bazı oyuncular parasını alıp yatışa geçiyor. yine milyonlarca euro çöpe gidiyor. kaset yeniden başa sarıyor.
türkiye çoğunlukla mutsuz insanların ülkesi olduğu için kimse kimseye sabredemiyor. hele özel olarak stres atmak için izlediğimiz futbolda kesinlikle hata yapan çömezler görmek istemiyoruz. iktidar bunu bildiği için fakir bir ülke olmamıza rağmen futbolculardan alınan vergiyi inanılmaz düzeyde düşük tutuyor ve yabancı futbolcuların türk takımlarına gelmesini kolaylaştırıyor. fakat bu durumun bir negatif sonucu var, türk takımları avrupa'daki rakiplerinden çok daha yüksek maaş ödeyebildiği için transferde bir adım önde oluyor ama bu sebeple futbolcu yetiştirmekle hiç uğraşmadan her zaman transferle takım kuruyor.
son 10 yılda türkiye'den avrupa kulüplerine dişe dokunur bir teklif alan (satılması şart değil) kaç futbolcu var diye düşününce tatmin edici bir cevap bulamıyoruz. servet çetin, gökhan gönül, arda, burak yılmaz, enes ünal, cengiz ünder, bitti. 10 yılda 10 oyuncu bile çıkmamışsa bir şeyleri yanlış yapıyoruz demektir.
