• 27
    neredeyse her sene play-off'larda elenip sevenlerine çok çile çektiren memleketimin takımı. bu sezon play-off'a kalmaları bile zor. ha olur da bir gün süper lige çıkarlarsa, galatasaray maçlarında yine galatasaray'ımı tutarım. galatasaray şampiyon olsun boluspor da ligi ikinci bitirsin. ondan sonra ver elini avrupa. o değil de hayal kurmak güzelmiş harbiden.
  • 29
    alıntı

    türk futbol tarihinde kulüplerin mali sistemi açısından dönüm noktası olan maçtır. avrupa futbolu için "bosman olayı" neyse türk futbolu için de bu maç odur (bkz: #8367240). bu maç kulüplerin yayın gelirleri açısından milattır. bu maç sayesinde kulüplerin yayın gelirleri yıllık 20 - 30 bin dolardan 20 -30 milyon dolara çıkmıştır.

    bu maçta ev sahibi boluspor kulübü başkanı yılmaz becikoğlu, yönetim kurulunun da desteğini arkasına alarak, türk futbol tarihinde ilk defa trt kameralarını "özet yayın hakkı" ödemediği için stada almamıştır. o tarihe kadar devlet televizyonu trt, sadece naklen maç yayınları için 15-20 bin dolar gibi çok cüzi bir ücret ödüyor, özet görüntüler içinse kulüplere hiçbir ücret ödemiyordu. trt için futbol yayın hakkı o kadar ucuz ve değersizdi ki cenk koray ve güneş tecelli'nin sunduğu stüdyo pazar programı içerisinde 3-4 maçın aynı anda dönüşümlü naklen yayını yapılabiliyor, hatta araya kıytırık bir ütü veya uyduruk bir çaydanlık için "evet-hayır" gibi, "kutumu açın, zarfımı yırtın" gibi bir sürü de yarışma sıkıştırılıyordu. normalde maç yayının bir saniyesi ile bir tır dolusu ütü veya buzdolabı alınacağından habersiz heba oluyordu maç dakikaları. üstelik kulüplerle sezonluk anlaşma falan yapılmıyor, trt canının istediği hafta istediği maçı yayınlıyor veya yayınlamıyordu. maçın televizyondan yayınlanıp yayınlanmayacağı son saniyeye kadar belli olmuyor, olamıyordu. bu nedenle kulüplerin sezon başında "naklen yayın geliri" hakkında en ufak bir fikir sahibi olmaları ve buna göre plan yapmaları mümkün değildi.

    gerçi bir ara galatasaray avrupa kupa maçlarının naklen yayını konusunda sesini yükseltmiş ve " herbirine 100-150 bin dolar verdiğim oyuncuları 15 bin dolara seyrettirmem" diyerek tepkisini ortaya koymuştu ama bu tepki eyleme dönüşmemişti.

    öte yandan trt para vermeden özet yayınlamayı anayasa'da yer alan "vatandaşın haber alma hürriyeti" ilkesine dayandırıyor ve özet görüntü yayınlamayı ticari amaçlı değil "vatandaşa haber vermek" yaptığını iddia ediyordu. oysa olay hiç de öyle değildi. pazar akşamları saat 21:00'de başlaması gereken "spor stüdyosu" bazen 40 - 45 dk süren reklamlar yüzünden saat 22:00'ye doğru ancak yayına başlıyor ve trt bu uygulamadan ciddi bir gelir elde ediyordu. üstelik 1990 yılında artık türkiye "özel televizyon" kavramı ile tanışmış ve "magic box" trt'nin futbol gelirlerine göz dikerek kulüpleri içten içe doldurmaya ve bir anlamda "şeytanı uyandırmaya" başlamıştı.

    trt'nin yıllarca süren "bedava özet, kelepir naklen yayın" politikasına ilk eylemsel tepkiyi koyan kulüp 4 şubat 1990 tarihinde boluspor olmuştur. maç başlamadan önce kulüp görevlileri trt kameralarını kavga dövüş stada almamış ve bu maç trt'nin özet görüntü alamadığı ilk maç olmuştur. trt olayı "anayasal hakların ihlali" sayarak haber bültenlerinde duyurmuş, fakat "yayın hakları" ile ilgili tartışmanın büyümesine engel olamamıştır. süreç sonunda 3 büyükler bir sonraki sezon özel kanalla anlaşarak yayın geliri elde etmeye başlamış, bu arada bizleri de "çanak" için kahvehane abonesi yapmıştır. sonrası ise zamanla artan gelirler, kosecki'ler, amokachi'ler, hagi'ler ve şimdilerde anelka'lar. bu arada türkiye'ye gelen yabancı oyuncuların 15-20 sene önceki maliyetlerini merak edenler için bir not: türkiye'ye gelen ilk 1 milyon dolarlık futbolcu galatasaray'ın 1994-1995 sezonunda transfer ettiği sağ kanat oyuncusu ljung'dur. beşiktaş ise paprica'yı 50 bin dolara transfer etmiştir. yani televizyon gelirleri rayına oturuncaya kadar kulüpler kaliteli yabancı transferinde çok zorlanmışlardır. o güne kadar doğru dürüst bir milli takımda ciddi bir turnuva oynayan sadece simoviç vardı. o da türkiye'ye geldikten bir süre sonra milli takımdan uzaklaşmıştı zaten. didier six veya şekerbegoviç gibi milli takımlarına az katkıda bulunmuş oyuncuların bile türkiye'ye gelmesi büyük olaydı. aslında insider bir suser çıkıp yıllara göre kulüplerin yayın gelirlerini yazsa olayın vehameti daha güzel ortaya çıkar. kulüp başına o dönemlerde yıllık ortalama 20 -30 bin dolar olan yayın gelirleri bugün 20 - 30 milyon dolarlara yaklaşmıştır. yani yaklaşık 1000 katlık bir artış sözkonusudur. bu maç fenerbahçe için alex'dir, anelka'dır, galatasaray için feldkamp'dır, hagi'dir, popescu'dur, beşiktaş için amokachi'dir, nouma'dır. sırf bu maç yüzünden bugün oynanan bütün maçların biletlerinden boluspor'a katkı payı ödense yeridir. (arabalarınızın radyosuna, yabancı kanalları izlemek için aldığınız uydu alıcılarına, bilgisayarınızın tv kartına yapıştırılan trt bandrolüne nispet yaparcasına hem de:)

    bu kavga dövüş arasında oynanan maçı beşiktaş deplasmanda feyyaz(2), ali(2) ve metin'in golleriyle 5-1 kazanmıştır. maçın diğer bir ilginç yanı ise feyyaz'ın attığı muhteşem golün televizyon görüntülerinin olmayışıdır. feyyaz uçar'ın "hayatımda attığım en güzel gol" dediği beşiktaş'ın 3. golü, yayın kavgasına kurban gitmiştir. bu pozisonda ceza sahasına doğru topsuz koşu yapan feyyaz, soldan kadir'in yaptığı ortayı ceza yayı üzerinde önce sağ ayağının içiyle stop etmeden rakibinin üzerinden aşırmış, sonra koşusuna devam ederek penaltı noktası üzerinden kafayla kalecinin uzanamayacağı köşeden ağlarla buluşturmuştur. feyyaz'ın avusturya milli takımına sağ, fenerbahçe'ye sol voleyle ceza yayı üzerinden attığı golleri hatırlayanlar bunlardan daha güzel bir golün nasıl birşey olacağını hayal edip bu golü izleyemediklerine hayıflanabilirler. ancak bu golü izleyemediğimiz için şimdi anelka, alex'i, zamanında hagi, taffarel'i izlediğimizi de unutmamalı.

    bu maçın diğer bir minor ilginç yanı ise feyyaz hayatının en güzel golünü atarken beşiktaş'ın sakar golcüsü ali'nin hayatının en komik golünü atmış olmasıdır. metin'in sağdan yaptığı sert orta ali'nin suratına resmen çarparak gol olmuş ve beşiktaş'lı oyuncuların gole sevinmekten çok kahkahlarla gülmesine neden olmuştur.

    hal böyleyken böyle sayın seyirciler.

    alıntı

    ekşi sözlük' ten red baron adlı kullanıcının yazısı.

    okuduktan sonra araştırma yaptım cidden doğru.

    zamanında zalim bolu beyi'ne başkaldıran memleketimin; o günün beylerine de başkaldırısıdır bu olay. bi' gururlandım. sonra düşündüm türkiye'de endüstryel futbolun gelişmesinde rol oynamışız. kararsız kaldım. :)
  • 34
    2 haftada toplam 10 gol yediler. bir ara tff 1.ligde lider oldular ama çok sürmedi. bu takımın bu kadar puan toplamak bile şaşırtıcı. fuat çaba da fayda etmemiş gibi. sahi fuat çaba bir proje takımında değil miydi? bir ton oyuncu goturmustu yaninda.
    (bkz: 24 aralık 2016 boluspor yeni malatyaspor maçı)
    edit: 10 değil 9 olacak. arada cok fark var.
  • 38
    galatasaray'in rakibi dahi olmadığı bir maçta ,galatasaray sözlük'te nasıl kendisine hitaben "küsküyü almak" içerikli seviyesiz ve çirkin bir entry yazılabildiğine izin verildiğine şaşırdığım takım. bu sözlükte illa göztepe destekçisi yazar ve okurlar mı olmak zorunda ? ayıp değil mi böyle bir entry daha çok destekçisi olan bir anadolu takımına hitaben yazılsa. boluspor'u akşamki maçta *gönülden destekliyorum.
  • 48
    doğduğumdan beri göbeğinde yaşadığım semtin takımı olsa da, nüfus kağıdımda bile doğum yeri göztepe yazmasına rağmen, tüm o sinerji, taraflarların, ortamın içinde büyüyüp hayatıma devam etsem de, gereksiz bir nedenle küskü vermeler falan havada uçuşunca rahatsız oldum. burada hepimiz bir tarafız zaten. galatasaray ortak noktamızsa eğer bizimle ilgisi olmayan başka bir takımın taraftarının başka bir takım hakkında nefret söylemi içeren yazılar yazılmasına karşıyım. çünkü içimizde, o takımların semtlerinde yaşayan, bağlantıları, ailesinin bile bağı olabilecek arkadaşlarımız var. madrid - barcelona'ya yazmak pek koymaz ama yaşadığın topraklar üzerinde varolan takımlar hakkında böyle konuşulması hoş değil, çünkü bağlantılar hemen meydana çıkıyor ve tepki hakkı doğuyor. şu güzel sözlüğün; ekşisözlük gibi troll yuvası, seviyesizlik, ahlaksızlık, görgüsüzlüğün dibe vurulduğu, hoşgörünün olmadığı, herkesin birbirinden nefret ettiği bir oluşum haline dönmemesi gerek. bir galatasaray sözlüğümüz var. yedirmeyelim!
App Store'dan indirin Google Play'den alın