resim
Aydın Yılmaz
Takım:-
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:36
Boy:1.79
Uyruk:Türkiye
  • 2730
    ayak bileğinde kırık olduğu söylenen oyuncumuza öncelikle geçmiş olsun diliyorum.
    sakatlığı hakkında henüz net bir bilgi yok, ama deniliyor ki fibula kemiği kırılmış ve sindesmosis yırtığı varmış.
    eğer durum sadece bundan ibaretse korkulacak bir şey yok. hemen kısaca bilgi vereceğim.
    şu gördüğünüz kemik fibula kemiği. http://imgim.com/fibula.jpg *
    fibula kemiği vücutta en az işe yarayan kemiklerden birisi. kırılması çok da kötü değil yani.
    hatta bazen vücudun başka bir bölgesinde kırık olur, onu onarmak için kemik parçası gerekir ki ortopedistler bu kemik parçasını fibuladan ya da leğen kemiğinden alırlar.
    neden bu kemik çok önemli değil, çünkü vücudun yükünü bu kemik taşımaz.
    yükü taşıyan esas kemik yanında yer alan tibia kemiği. halk dilinde kaval kemiği olarak da bilinir.

    fibula yük taşımıyorsa ne diye orada duruyor diye düşünebilirsiniz. fibulanın görevi, hemen yanındaki kemiğin* hareketini kolaylaştırmaktır, ve bazı kaslar fibulaya yapışır.
    ama en önemli görevi ise ayak bileğinin stabilizasyonunu sağlamak, yani ayak bileğinin dış kısmının burkulmalara karşı korur.

    bir diğer konumuz sindezmo denilen şey. bu ise fibula ile yanında ki tibianın ortasında yer alan bir bağ. eklemle pek ilgisi yok, sadece bu iki kemiği birbirine yapıştırıyor.
    burda resmi var. http://imgim.com/syndesmo.jpg arada tren yolu gibi mavi çizgilerden oluşan şey sindesmo işte.
    boylu boyunca uzanıyor 2 kemik arasında. pek önemli bir fonksiyonu yok bunun da.

    gelelim aydın'ı ilgilendiren kısma. aydın'da fibula kırığı ve sindesmo yırtığı varmış.
    benim izlediğim kadarıyla kırık olan yer eklemden uzakta. yani ayak bileğini oluşturan tibia ya da talus kemiklerinde bir kırık yok gibi.
    muhtemelen şöyle bir kırığı oldu. yuvarlak içindeki yer kırık hattını gösteriyor. http://imgim.com/fibulafrakt%C3%BCr.jpg
    bunun tamiri gayet basit. zaten fibula yük taşımadığı için kırığın kaynaması da kolay.
    şu ameliyat resmi. http://imgim.com/fibulasurgery.jpg
    kırmızı noktalarla gösterilen yeri kesip açıyorlar. kemiği uç uca getirip bir adet çivili platin plağı kemiğe çakıyorlar. mecburen böyle bir platinle kırığı birbirine sabitlemek gerekir yoksa oynama yapar.
    şu da ameliyat olmuş bir fibula kırığının görüntüsü. http://imgim.com/...stoperative_xray.jpg

    eğer sorun sadece bu ise korkulacak bir şey yok. aydın ameliyat olduktan sonra bir müddet çift koltuk değneği ile kırık olan bacağına yük vermeyecek.
    kaynamaya başladıkça önce parmak ucu basacak, sonra tam kaynama olacak ve bütün ağırlığını basacak.
    bu süre 3 ayı bulur. sindesmo denilen şey de zaten eklemle ilgisi olmayan bir bağ olduğundan o da 3 ay içinde çoktan iyileşmiş olur.
    aydın'ın bu 3 ay içinde kullanmadığı kasları iyice eridiğinden, bunları güçlendirmek için verilen egzersizleri yapacak, en geç 5-6 ay içinde eski haline dönecek.
    tabi tüm bu söylediklerim bahsi geçen fibula kırığı için geçerli.

    eğer eklemi içine alan bir tibia kırığı olursa durumu daha kötü. bakın burda bir resmi var, beyaz oklarla gösteriliyor. http://imgim.com/744incin7826002.jpg
    bu neden kötü, çünkü vücudun esas yükünü taşıyan eklem bu olduğundan kırığın hatasız düzelmesi çok önemli yoksa eklem kıkırdağı zedelenebilir.
    kıkırdak dediğimiz şey, eklemin üzerinde ekmeğe sürülmüş çikolata hattı gibi düşünebileceğiniz ince bir yapı. ekleme gelen yükün düzgünce tüm yüzeylere dağıtır bu kıkırdak.
    eğer o kıkırdak yüzey hasar görmüşse, ayak ekleminde genç yaşta kireçlenme olur ve maalesef bir daha top oynayamaz.
    ama kimse bundan bahsetmiyor, söylenilen şey fibula kırığı olduğu için bence endişelenecek bir durum yok. 5-6 ay içinde eskisinden daha sağlam olur fibula kemiği.
    o plak da orada kalır, çünkü onu çıkarmak için bir başka ameliyat gerekir ki, hiç lüzumu yok.
    jack wilshere'in 2011 yılında yaşadığı sakatlığı duymuşsunuzdur. naviküler kemiğinde stress kırığı olmuştu, adam ameliyat oldu.
    bakın bu onun bizzat kendisinin ayak röntgeni, arsenal fc resmi sitesinden buldum.
    dikkatli bakın 3 tane vida var orada. http://imgim.com/...4%B1%C4%9F%C4%B1.jpg
    yani bu adam ayağındaki 3 vida ile hala aktif futbol hayatına devam ediyor, bizim aydın bir tane plakla oynasa nolur ki?

    bakalım yine de net açıklama yarın yapılır. inşallah tek sorun fibula kırığıdır.

    neyse buradan tekrardan kendisine geçmiş olsun diliyorum. inşallah bir an önce aramıza döner de bizi oynadığı futbolla verem etmeye devam eder.
  • 3095
    konya maçıyla başladın ama bir yıldız gibi kaydın,
    paraları atm´den çekerken tek tek saydın.
    yok sende heves, futboldan caydın,
    bu nasıl hırs, 7 numarayı baydın.

    yedin tesiste bütün yemekleri, götü başı yaydın,
    yazın kulüp bulamayınca ana bacı gaydın.
    sen bizim icin karekökün icinden çıkan paydın,
    artık yolun gözüktü, güle güle aydın.
  • 3436
    kendisi yakınen tanıdığım bir futbolcu. arkadaşı falan değilim ama net bir şekilde tanıyorum. hani okuldaki sınıfınızda ya da çalıştığınız yerde arkadaşınız olmayan ama tanıdığınız insanlar olur ya aynen öyle tanıyorum kendisini. biraz kişisel özelliklerinden bahsetmek isterim.

    ekin yılmaz ile evli, mila adında küçük bir kızı ve 5 aylık bir oğlu var. çok güzel bir aile yaşantısı var. "o kadar para bende olsa ben de yaşarım" demeyin çünkü çoğu futbolcunun yaşantısı aydın kadar iyi değildir. düzenli bir hayatı var. her şeyden önce aydın iyi bir insan. hani oturup muhabbet edince sevdiğiniz adamlar olur ya onlardan birisi işte. fazlasıyla iyi niyetli, çevresine duyarlı, efendi, sakin ve medeni bir insan. aydın yılmaz'da, galatasaray'da oynamış olan normal bir futbolcu kadar "galatasaray'da oynuyorum" havası vardır. bir kafede bir mağazada görüp selam verseniz içtenlikle sizi selamlar ancak pozitif bir hava vermez. bunun sebebi aydın'ın artist olması değil tamamen kendi mizacının dışarıdan bakınca düşük enerjili gözükmesidir. bildiğim kadarıyla sigara içmiyor. önceden nargile kafelerde takılırmış ama artık o da yok. içki içiyor mu bilmiyorum ama içiyorsa da vücuduna zarar vermeyecek kadar içiyordur.

    aydın sessiz sakin bir yapısı olmasına rağmen sahada kendi arkadaşlarına yapılan terbiyesizliğe karşı ister kadıköy'de isterse başka yerde olsun her zaman en önde koştu. misal geçen sene sivas ile yaptığımız kupa maçından sonra olay çıkınca yine ilk tepki kendisinden gelmiş. aydın oradaki taraftara ve güvenliğe şöyle bağırmış diye bir şey duymuştum; "başkaları buraya gelip 4 atıp gidiyor, biz şu kupada bir tur geçtik diye mi kafayı yediniz?" bu doğru mu bilmiyorum da anlatmak istediğim şu; aydın her zaman kendisini galatasaray'a borçlu hissetmiştir. zaten hissetmesi gerekiyor ama aydın'dan çok daha az tepki alıp bu kulübü sömürenler ve kendisini galatasaray'a gram borçlu hissetmeyip her fırsatta galatasaray'a sallayanlar, rakip takımda galatasaray'a karşı oynarken sahada adeta savaşanlar, "ah be aslında iyi futbolcuydu" diye anılıyor.

    peki aydın neden hep yerinde saydı?

    aydın yılmaz miskin kelimesinin karşılığı olan bir adam. erken yaşta gelen şöhret kendisini olumsuz yönde etkiledi. erken yaşta profesyonel sözleşme imzalamak bazı futbolculara olumsuz yansıyabiliyor. hele bu futbolcu aydın yılmaz gibi çalışmayı sevmeyen birisi ise erken yaşta kendi parasını kazanmak gelişimini sekteye uğratabiliyor. hayatını düzene oturtunca ve yeteneklerine de güvenince "ben bu şekilde devam ederim" düşüncesiyle hareket ediyor. kendisi bile "ben çalışıyorum" zannediyor ama bu çalışma kesinlikle yetmiyordu. hani bir sınava çalışmanız gerekir ama işiniz zordur. siz de çalışıyormuş gibi yapıp kendinizi kandırırsınız ya aydın'ın durumu da aynen böyle oldu.

    aydın 2011 yılında fatih terim gelene kadar bu yanlış zihniyetini korudu ve galatasaray'ın önceki senelerdeki önlenemez düşüşünde futbolunu bir adım ileriye taşımadı. fatih terim'in gelişi ve yakın arkadaşı arda'nın atletico'ya transfer olması onu etkilemiş olacak ki birazcık kıpırdanmaya başladı. ama kıpırdanması o kadar az ki yine takımın en az çalışını oluyordu. lakin birazcık kıpırdanması bile onu o sezonda iyi işler yapmaya itti. abdullah avcı da kendisini bir kere milli takıma çağırdı.

    sonraki sezon yine oyuna sonradan girerek şans buluyordu ve etkili olduğu da oluyordu. ancak gel gelelim takıma sneijder ve drogba geldi. kanatsız 4-4-2'ye geçince aydın da haliyle şans bulamadı. türkiye kupasında oynayabilirdi ama galatasaray kupa'dan da elenmişti. belki de kanatsız 4-4-2'ye geçince kiralık gönderilmeliydi. çünkü kariyeri boyunca ilk defa bu kadar "futbolcu" olmuştu. kariyeri adına bir kritik nokta da yine bu sezonun sonunda sözleşmesinin bitmesiydi. braga ve benfica'nın kendisini sorduğunu ben bile biliyorum ama o yaz sanırım biraz da menajerinin kurbanı oldu. aydın bizzat fatih terim ile görüşerek teklifleri değerlendirmek istedi. zaten takım kanatsız 4-4-2 oynayacak gibiydi. ayrılıp oynayacağı ya da forma rekabetine girebileceği bir takıma gitmek iyi bir fikirdi. menajeri tekliflerin ciddi olduğunu söyleyip aydın'ın kafasını karıştırdı ancak teklif ciddi değildi. bir görüşme oldu ve anlaşılamadı (sebebini bilmiyorum). sonra ise sanılanın aksine aydın fatih terim'i değil, fatih terim aydın'ı arayıp durumu sordu. aydın da olmadığını söyleyince fatih terim onu çağırıp yeni sözleşme teklif etti (yeni sözleşme eski teklif edilenenin aynısıydı) ve aydın da tabi ki kabul etti. yani bazı gazetelerin ve hasan şaş'ın dediği gibi ilk teklif edilen sözleşmeyi beğenmeme gibi bir durum yoktu.

    sonrasında fatih terim ayrılıp mancini geldiği zaman kendisini çok beğendi. takımda pek fazla sağ kanat oyuncusu olmadığı için de üzerine düştü. rotasyona soktu, sonradan oyuna aldı, denedi ama bu sırada da kendilerine "spor kulübü" diyen ama spordan başka her şeye benzeyen saçma anadolu takımlarının beton zeminlerinde ayak bileğini kırdı, bağları da zedenlendi. ben şansa pek fazla inanmam. insan şansını kendisi yaratmalı. sonuçta bilet almadan kimseye piyango çıkmaz. ancak aydın'ın mancini'den aldığı bilet dolaylı yollarla yırtıldı. mancini'nin bir toplantıda şöyle demişti; "bruma ve aydın sakatlanmasaydı şampiyonluğa bu kadar uzak kalmazdık." o sakatlık aydın'ın futbol yaşantısından sanıldığı gibi 6 ay değil, tam 1 yıl çaldı. aydın hakkında yorum yapılıp küfür edilirken çoğu zaman bu sakatlık mevzusuna ciddi yaklaşılmadı. dünya'da bu tarz sakatlıklar yaşayıp eskisi gibi geri dönen kaç futbolcu var araştırıp görmek lazım. ha, "aydın'ın eskisi nedir ki eskisi gibi geri dönsün" derseniz o farklı bir konu.

    aydın iyileştikten sonra hamza hamzaoğlu onu denemek istiyordu. çünkü 2006'dan beri takıma gelen her hoca (prandelli hariç) gibi o da aydın'dan faydalanmak istiyordu. ama olmadı. 2006'dan beri her hoca aydın'daki cevheri hemen görüyor ama bunu yüzeye çıkartamıyordu. burada yazının başında belirttiğim gibi aydın'ın karakteristlik özellikleri kendisine engel oluyordu. adam şu miskinlik mevzusunu bir türlü aşamadı. kewell ile şöyle bir anısı olmuş mesela. ısınma hareketleri yaparken neeskens arkasını dönünce aydın kendisini salıyormuş. kewell idmandan sonra tercüman mert ile yanına gelmiş "böyle yapma, dünya'daki bütün iyi futbolcular çalışmaların aksatmadan çok çalışarak iyi bir yere gelmiştir. sen bu takımdaki en yetenekli futbolcusun. kendine bunu yapma" gibisinden bir şeyler söylemiş. neeskens de idmanlar sırasında bu tarz hareketleri yüzünden aydın'a sürekli kızarmış. yani kısaca aydın'ın sakatlanıncaya kadar önündeki en büyük engel yine kendisiydi. ara sıra bazı şeylerin kafasına dank ettiği oldu ama bu sefer de futbol şansı ona gülmedi. sakatlanmadan önceki sene takım kanatsız oynadı. sonraki sene ise ayağı kırıldı. kusura bakmayın, farkındayım biraz uzun oldu. aydın'ın galatasaray'dan "götürdüğü" milyonlar konusunu da anlatıp bitiriyorum.

    aydın yılmaz'ın galatasaray'daki son sözleşmesinin rakamları şu şekilde idi. ilk sene 900.000 dolar ikinci sene (sakatlandığı sene) 1 milyon dolar. aydın'ın bir önceki sözleşmesinde ise kazandığı para 700.000 tl gibi bir rakamdı. bu rakamdan emin değilim, bilen varsa bilgilendirmesini isterim. yani aydın 2010'dan beri galatasaray'dan 5 sezonda en fazla 6-7 milyon tl gibi bir para kazanmış. bu da 2 veya 2,5 milyon euro'ya denk gelir. az para mı? elbette değil. hele aydın gibi hatırlanacak toplamda 5-6 maçı bulunan bir futbolcu fazla bir miktar. ancak sorun şu ki bu "yata yata" para kazanma mevzularını sadece veya en fazla aydın üzerinden konuşmak yanlış. şimdi buraya ontivero, dzemaili gibilerini yazmaya başlasam sabahı ederim. bu kulüp kimlere ne paralar verdi. kimler için ne paralar verdi hem de neler neler. ama gel gelelim aydın 5 yılda 2,5 milyon euro kazandı diye yemediği hakaret kalmadı. bu kadar hakareti hak edecek bir şey yapmadı aydın. bu adama daha sağ duyulu davranılabilinirdi. gerçi bugüne kadar hangi tepkimiz yerinde ve ölçüydü ki aydın konusunda sağ duyu bekleyeyim. evet gitmesi gerekiyordu, belki de daha önceden, 2,5 sezon önce takım kanatsız oynamaya başladığında gitmeliydi. ama küfürlerle değil.

    saygılar.
  • 2904
    9 yılda 6000 dakika futbol oynayabilen futbolcu. şaka falan değil eskişehir ve ibb forması giydiği maçlarda dahil toplamda 6 bin dakika oynamış ufak bir matematik hesabı ile 90'a böldüğümüzde 66.6 adet 90 dakika yapıyor.

    kaynak: transfermarkt

    http://www.transfermarkt.com.tr/...verein/spieler/37736

    yani bu adam 9 senede sadece 67 maç oynayabilmiş kazandığı para ise 10.2 milyon dolar (primler vs dahil)

    bu son sözleşmesinin içeriği http://spor.haberturk.com/...5-borsaya-bildirildi

    67 maç nedir be abi? ulan ingiltere'de bir futbolcu bir senede 67 maç oynuyor bu herif ise 9 senede 67 maç oynamış.

    birde aldığı para korkunç...

    sonra galatasaray batıyor ee tabi batar aydın yılmaz örneği var bir kere.
  • 3542
    kendisini çanakkale'de dalyan köyünde akşam arkadaşlarıyla çekirdek yiyip okey oynarken gördüm bilidiğiniz köy kahvesinde..hatta garsona sordum bu aydın mı diyerek adam da onayaldı beni.

    düşünün bu adam yıllarca bizde top oynadı, şu anda 3.ligte bile oynayamıyor.

    dobişko olmuş, kesin maçları izlerken yabancı sınırı kalksın diye dua ediyodur..
  • 3142
    birlikte patlama yapamadığı hocalar sırasıyla;

    eric gerets
    karl-heinz feldkamp
    cevat güler
    michael skibbe
    bülent korkmaz
    frank rijkaard
    gheorghe hagi
    bülent ünder
    fatih terim
    roberto mancini
    cesare prandelli
    hamza hamzaoğlu

    hani sorun sistem diyecek olsak adam 3 5 2'den tut 4 2 4'e her sistemi gördü.

    eğer olur da bir şekilde takımda tutulursa üzerim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın