• 6
    bir kişiye saygılı davranmak terbiye gerektirir. hicivden bahsetmiyorum. hicivde biraz saygı eser ama bu hoş görülür. adrenalin ile yapılan davranışlarda da bir nebze seneme olabilir. ama sen kötü bir hicivciysen, ya da hicvinin içi boşsa, hiciv yapmıyorsan ve ya kötü niyetliysen tek bir şeysindir. terbiyesiz...

    yani ya ailen için de bulunduğun ortam sana terbiye vermemiştir ya da sen alamamışsındır.

    bu nasıl olur. sana terbiye vereceklerin bilgilerini aktarmakta sıkıntı yaşıyordur ve ya onların da terbiyeleri yetersizdir.

    yahut sen yetersizsindir. içine kapanık anlama zorluğu yaşıyan birisi olabilirsin.

    iş bu entry nin özü terbiyesiz olmayın, olmayın ki insan gibi yaşayalım. olmayın ki insanlar bu ülkeden siktir olup gitmek istemedin. olmayın ki galatasaray'ın bir farkı olsun. olmayın ki hayatta bir farkınız değeriniz olsun.
  • 13
    bugünlerde sözlükte gündeme gelen kavram. kişilere göre makam saygınlığı da değişiklik gösteriyor. bu sıralar başkanlık makamının saygınlığı düşüşlerdeyken teknik direktörlük makamının saygınlığı yükselişte mesela. makam saygınlığı denilen mevzu burada siyasi bir tabirden fazlası değil. galatasaray taraftarında ne hamza hamzaoğlu hocalığında galatasaray teknik direktörlük makamının bir ağırlığı vardı ne de dursun özbek başkanlığında başkanlık makamının bir ağırlığı. hakaretli üslup tarzım olmamakla birlikte yazarların galatasaray'dan ederinin en az 4-5 katı maaş alan insanlara arkalarından sarkastik üslupla yazılar yazılıyor diye ortaya makam ağırlığı sürmesi bana çok komik geliyor. ben bülent korkmaz'a şu anda rizespor'u çalıştırmasına rağmen hala çok büyük saygı duyuyorum, bizim ona yaptığımız ayıpların yanında onun bize yaptığının lafı bile olmaz diyorum. gheorge hagi'ye taraftara hırsız demesine rağmen büyük saygı duyuyorum, hamza hoca mesela askerliğimin en buhranlı günlerinde 4. yıldızı taktı hep minnet duyacağım, fatih hoca'ya hangi makamda olduğundan bağımsız galatasaray'a kazandırdığı 8 şampiyonluk ve 1 uefa kupası için büyük saygı duyuyorum. hiç bir zaman teknik direktörse azıcık hakaret olur, başkanlık makamı daha dokunulmaz oraya geçsin hakaret etmesinler gibi komik saygınlık üreteçleri üretmedim. çünkü fatih hoca çemişgezekspor'u da çalıştırsa fatih hocadır. saygı ise gökten inmez, kazanılır. o da galatasaray'a kattıkları ile galatasaray taraftarının saygısını kazanmışır. tabi ki kazandırdıklarına karşı bir vefa da olacaktır.

    dün tarık çamdal'a,endoğan adili'ye falan hakaretler edilirken kimse galatasaray futbolculuk makamının ağırlığı diye bir argüman üretmedi. neden? çünkü aldıkları paranın hakkını vermiyorlar ve başka hiç bir yerden kazanamayacakalrı paralar kazanıyorlardı. şuan teknik direktörlük makamı işgal ettirilen şahısın peki senelik 1 milyon euro dahi kazanacak bir hocalık geçmişi ya da meziyeti olduğuna düşünen var mı? yok. kimseye hakaret edilsin demiyorum, benim tarzım değil zaten hakaret etmek. ama kariyeri boyunca hiç bir yerde bulamayacağı parayı gelip galatasaray'da bulan ve karşılığında galatasaray'a hiç bir şey veremeyen insanlara hakaret edildi diye gelip burada makam mevki duyarı yapılması da bana saçma geliyor. bu tabi ki hakaret edilsin demek değil ama edilmesine takılmak da saçma. roberto mancini mesela çok eleştirildi ama asla kötü lakap takılmadı ya da sarkastik üsluptan nasibini almadı. çünkü adamın kazandığı maaşın altını dolduracak bir cvsi vardı. mevcut teknik direktörümüzün elindeki cvsi ve meziyetleriyle 500.000 euro maaşı olsaydı muhtemelen değil hakaret etmek, kimse eleştirmeyecekti bile. buraya ergün penbe ya da suat kaya gelip teknik direktör olarak başlasa ve torrent'le aynı performansı gösterse torrent'ten daha çok saygı görürler. çünkü hem geçmişte yaşattıkları için kendilerine duyulan bir vefa var, hem de kendileri galatasaray'a vefa duydukları için ederlerinin 5 katı maaş istemezler.

    harry maguire mesela tony hibbert gibi bir adamın bile saygı göreceği kadar futbol aşığı bir yerde manchester united kaptanı olmasına rağmen hakaretlere maruz kalıyor. çünkü adama 87 milyon euro ödendi. şuan şampiyonluk için kapışan manchester city ve liverpool'un aldığı hiç bir stoperin bonservisi o kadar pahalı değil. van dijk bile değil. haliyle manchester united'a belki bosmanla falan gitse taraftarın sevgilisi olacak maguire de 87 milyona gidince çeşitli hakaretlere maruz kalabiliyor. kimse de çıkıp forma ağırlığı gibi olayı dramatize etmiyor. asıl dramatize edilmesi gereken konu haketmeyen kişilere ödenen paralar çünkü.
  • 15
    kimseye bir terbiyesizlik yapmamış kişiler için saygı görmek doğal bir insan hakkıdır. saygının başka bir kıstası olamaz. kendi halinde işini yapıp çevresine zarar vermeyen, insanlara saygısızlık yapmayan herkesin saygı görmesi zorunluluktur. çünkü öbür türlü dünyanın çivisi çıkar.

    isimler önemsizdir. fatih terim de domenec torrent de fark etmez. "benim kıstasım bu, buna saygı duyacaksın." diye girersek o işe, yandı gülüm keten helva. ormanda yaşamıyoruz, insanız. "bence bu kötü hoca, o zaman ben buna it diyebilirim." diye mantık olmaz. o zaman biz de burada kıstas belirleyelim kafamıza göre, kötü giriler yazdığını düşündüğümüz insanlara sallayıp duralım, atlı köpekli atasözlerini söyleyelim. mesela birinci nesil yazarlar desin ki "biz olmasak sözlük büyümezdi, o yüzden bize saygı göstereceksiniz. gerisini istediğiniz gibi yaylım ateşine tutabilirsiniz."

    daha da önemlisi tutarlılık. şu mecrada fatih terim için "ayak tenisi oynatıyor." dendiğinde on paragraf giri giriliyordu "hocamıza hakaret ediliyor." diye. torrent'e adam alenen "it" diyor. "olur öyle şeyler, takmayalım." denecek bir şey değil bu.
  • 16
    son zamanlarda sözlükte özellikle farklı fikirlere saygı duymak kisvesi altında sıkça duyduğumuz, ama aslında öyle çok kişinin de ne anlama geldiğini bilmediği şey. arkanıza yaslanın ve çayınızı elinize alın ki ben de size keyifle, saygı aslında nedir ve özellikle böyle platformalarda ne anlama gelmelidir onu anlatayım.

    öncelikle sevgili arkadaşlar saygı neymiş ona bakalım. tdk'dan aldığımız tanımlara göre saygı iki farklı şekilde tanımlanıyor. bunlar da şöyle ki,

    - değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu; hürmet, ihtiram
    - başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

    şimdi, bu amatör yazı platformunda kendisini diğer insanlardan değerli, üstün, yararlı veya kutsal gören bir babayiğit yok ise, ilk tanımın bizi ilgilendirmediği çok bariz. o zaman bu saygı dediğimiz şey bizim için neymiş arkadaşlar? bak, güzel yazmış adamlar. başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu. gerçekten muazzam bir tanım olmuş. bak, adam saygı için şunu dememiş, başkalarının fikirlerini kayıtsız şartsız uygun görme, karşı çıkmama. adam şunu da dememiş başkalarının düşüncelerini yanlış görsen bile ses etmeme. adam demiş ki , başkalarını rahatsız etmekten çekiniyorsan kardeşim, sen saygılısın. yani aslında kilit nokta burası. bizim ülkemizde de, bu sözlükte de, kahvede 101 atarken de en büyük sorun şu. biz saygıyı , karşı tarafa yapılan bir şey zannediyoruz. saygı iletişimde karşı taraf için yapılan bir şey değildir. saygı kendin için, kendin tarafından yapılan bir şeydir. başkalarını rahatsız etmekten çekinmek sizin kendi hayatınızda, kendiniz tarafından vereceğiniz bir karardır. bunu anladığınız anda hayatta enteresan bir aydınlanma yaşıyorsunuz, özellikle genç kardeşlerime söylüyorum, bu saygı olayına bir de bu açıdan bakın, oldukça şaşıracaksınız.

    şimdi, gelelim saygının bu aralar sözlüğü ilgilendiren kısmına. özellikle son zamanlarda sürekli dönen bu farklı fikirlere saygı duymak denilen komediye. değerli arkadaşlar, yukarda açıkladık saygının aslında ne demek olduğunu, o yüzden belki de bazı arkadaşlar için bu kısım gereksiz ama daha çayınız da bitmemiştir, o yüzden biraz daha zamanınızı çalacağım* farklı fikirlere saygı duymak dediğiniz şey aslında en nihayetinde, bizim karşı tarafın fikirlerini saçma sapan bulsak bile, nezaketen o insanın rahatsız hissetmesini sağlamamak adına yaptığımız kibarlıktır. yani adamın yüzüne ya bir saçmalama kardeşim dememektir. fakat, yukarıda da belirttiğim üzere, saygı başkası için değil, kendin için yapılır. korku gibi, aşk gibi, nefret gibi tamamen insanın içine işlemiş bir duygudur. hani filmlerde ya da videolarda çok ama çok saçma bir sahne görürsün de o ekrandaki kişi adına utanırsın ya aslında konunun senle hiç alakası yokken, saygı da en temel olarak böyle bir şeydir. bazısı o sahneye utancından kıpkırmızı olup bakamazken, bazıları kahkaha atarak izler bunlar ne yapıyor diye. saygı dediğin şey de aynı bunun gibi , kimi kişilerde daha güçlü bir duygu iken, kimileri için zerre kadar önemli değildir. peki durum böyle iken, hangi hakla bir insana başkalarının fikrine saygı duy diye diretebiliriz? mesela gidip birine sen yeterince aşık değilsin diyebiliyor muyuz? ya da ona yeterince öfke duymuyorsun? saçma olurdu değil mi? işte tam olarak bu sebepten sen gidip kimseye, kardeşim sen bu fikre niye saygı duymuyorsun diyemezsiniz. bir kişiyle aynı fikirdeysen zaten sıkıntı yok, ama farklı fikirdeysen, senin saygı duygun daha yoğunsa bunu farklı şekilde karşılarsın, adamın saygı duygusu farklı şekildedir, o da daha farklı şekilde karşılar. sen farklı bir fikrin koşulsuz şekilde kabul görmesi gerektiğini düşünürken, adam ona saçma gelen her fikri net bir şekilde reddedip, bu fikirleri sonuna kadar eleştirerek hayatını öyle yaşayabilir. karşı tarafın kişilik haklarına bir zarar vermedikçe, bu yaptığı saygısızlık değildir. hem diğer bir açıdan bakarsak, farklı fikirleri kabul etmeyen bir kişiyi , bunlar kabul etmiyor diye eleştirmek, o kişinin fikrine karşı yapılmış bir saygısızlık değil midir? bu sebepten ötürü, nasıl ki sözlükte bazı arkadaşlar her başlığın altına negatifi basarken, bu fikirlere saygı duymalıyız diye diretiyorsak, bu fikirleri eleştiren kişilere de linç yapıyorlar kardeşim diye karşı çıkmayacağız. yoksa ortaya biraz iki yüzlü bir netice çıkıyor değil mi, sadece tek tarafa gösterilen saygı, saygı değil, ikiyüzlülüktür çünkü.

    biraz fazla derinlere girdik, hepinizden özür diliyorum bu gereksiz uzun okuma için. şurada iki transfer haberi okuyacağız diye gelmişken maruz kaldığınız şey biraz garip oldu, farkındayım. sonuç olarak demem o ki, herkesin kendince bir fikri, herkesin kendince doğruları var. tabi ki herkesin görüşüne saygı duyulan bir dünya fikri güzel gözüküyor ama unutmayın ki o zaman bütün teröristleri, bütün sapıkları, bütün sjw'leri de dinlemeniz gerekirdi* . o yüzden arada bu saygı konusuna isyan etmek iyidir. hem biz galatasarayız arkadaşlar, kaosu severiz*
App Store'dan indirin Google Play'den alın