1988-89 UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası 2. Eleme Turu Rövanş Maçı
13:30 Ali Sami Yen Stadyumu
5 - 0
  • 71
    bankacıydım elmadağ'da çalışıyorum. ilk maç 3-0 kaybedilmiş, denizli, maçı tıklım tıklım oynamak için gündüze aldı, televizyon vermiyor. öğle paydosunda bir lokantadayız, televizyon florya'dan takımın sami yen'e çıkışını gösteriyor. cüneyt ''sami yen'e ölmeye gidiyoruz'' dedi. dururmuyum, kovulma pahasına izin alıp uzadım mecidiyeköy'e. stat kapıları kapanmış, yani açıkta bir polis konvoyuna karışıyorum. sırayla içeri giren polis mangasının sonundayım. ben girer girmez demir, pis, paslı kapı kapandı. sen kimsin dediler yalvardım, takım elbiseliyim ya acıdılar. acımasalar bile beni dışarı atmak için kapıyı açsalar en az 5.000 kişi yüklenecek. açık tribüncüler bilir, tribüne çıkmak için maymun olman yetmez, kertenkele olup tırmandım. uğur'un koşa koşa tel örgüye geldiği jenerik var ya, tel örgüde karşı karşıya gelen benim. 14 kasım da da oğlum doğdu.
  • 177
    koca bir jenerasyonu galatasarayli yapan mac.
    biliyorum, buradaki yas ortalamasi bir hayli genc ve pek cogunuz bu maca taniklik edemedi.

    ancak bu siradan bir mac degildi. o zamanki futbol ortami ve turkiye de simdiki gibi hic degildi.
    dusunun, galatasaray dahil hic bir turk takiminin dogru duzgun bir avrupa basarisi yok, milli takim 6'lar 8'ler yiyor, ulke olarak da garip sekilde kendimize guvensizligin doruklarindayiz.

    boyle bir ortamda, ilk turda rapid wien'i elemis olmak bile buyuk basariydi. o donemler, rakip farketmeksizin tur atlayan turk takimi gormek zordu gercekten. ikinci turda, hem de 3-0 gibi bir sonucun pesinden boyle bir maca taniklik etmek ulkede sadece futbolu degil, bir cok seyi degistirdi. turk insaninin avrupa'ya, dunya'ya ve kendine bakisini terse dondurdu resmen.
    bu arada ilk mactaki 3-0'lik sonuc da kendi kendine olusmadi. inanilmaz bir ortam vardi. sahaya giren pkk'lilar, onlari kovalayan ve sonra simovic'e saldiran polis kopekleri, asiri kotu bir hakem ve asiri gergin bir mac, denizli basta olmak uzere takimi hem de yine denizli'nin demecleri uzerinden turk halkini rovans icin motive etti.

    mactan once denizli 5-0 yenecegiz dedi, gazateler yazdi. dikkat edin 4-0 yenecegiz ya da tur atlayacagiz degil, 5-0 yenecegiz.
    o gun sami yen'e 5-0'lik sonucu gorecegine inanarak giden binlerce insan vardi. milyonlar ogleden sonra oynanan maci tv'den canli seyredemedi belki ama radyo basinda hayat durdu. okullarda, is yerlerinde hoparlorlerden levent ozcelik'in "5-0, hah ha, 5-0" haykirislari yankilandi. o gunleri yasamayanlar icin biraz hikaye gibi olacak ama gercekten fenerbahcelilerin, besiktaslilarin sevincten aglamalarini, sokaklarda tur atmalarini bizzat yasadik. bu macta giyilen kirmizi-beyazli formanin milli takim icin hazirlanmis ama kullanilmamis bir forma oldugunu duymussunuzdur. denizli bilhassa bu formanin giyilecegine karar verdi, cunku o gun galatasaray milli takimdi.

    o gunden sonra da buyuk avrupa basarilari yasadik, hatta daha buyuklerini, kupa zaferlerini gorduk. ama hic bir mac tek basina bu macin yarattigi etki kadar etki yaratamadi.
  • 167
    galatasaray tarihinin kırılma noktalarından biri olması bir kenara, türk sporunun makus talihini de paramparça etmiş olan maç.

    yenildik ama ezilmediklerle, şerefli mağlubiyetlerle avunan, "abi onlar yabancı tabi ki bizden iyidirler" ezikliğini üzerinden atamayan türk sporu ve sporcusunun aklına "aslında biz de yapabiliriz"i düşürmüştür.

    ilk maçtaki 3-0'lık mağlubiyetten sonra "biz bunları 5-0 yeneriz" diyen mustafa denizli kamuoyunda taşak konusu olsa da bazıları için tek ihtimal vardı ve tarih aslında tek ihtimali olanların yazdığı hikayelerden ibaretti.

    net sayı olmasa da 7 haziran 1987 galatasaray eskişehirspor maçı ile birlikte mütevaffa mabedin en çok insanı içine aldığı iki maçtan biridir. hatta özet görüntülerinde de görülebilecek olan rar dosyası tribünlere bakılırsa resmi olmasa da gerçek seyirci rekorunun bu maçta olduğu söylenebilir.

    şimdi herhangi bir eleme turunda 3-0 kaybedilen bir maçın rövanşında 5 atarız diyebilecek bir antrenör çıkar mı, ben hayal edemiyorum. ama bir hata yapıp çıksa bile 2 maç arasındaki sürede kendi taraftarı bile kaç tane idam sehpası kurar onu az çok hayal edebiliyorum...

    oysa o gün ali sami yen'de belki de kapasitesinin 2 katı insan vardı ve neuchatel xamax takımının sahaya çıktığı ilk andan 5. gole kadar her fırsatta "5 5 5" diye tempo tutuyorlardı.

    tabi kaç kişi o maça girebilmek için bir aylık maaşını bilete ödemek zorunda kalmıştı, o da ayrı bir merak konusu..

    bu arada levent özçelik'in bu maçtaki son golü anlatımını anmadan olmaz. türk radyo tarihinde ikinci bir cinnet hali muhtemelen yoktur. dördüncü gole kadar kendini tutup trt öğretilerine bağlı kalmaya çalışan levent babanın tanju boş kaleye topu yuvarlarken artık kendini tutamayıp yaşadığı duygu selini kahkaha krizi eşliğinde atarken bir yandan da anlatıma devam etmesi unutulmazdır...

    12:30 gibi bir saatte oynanmıştır bu maç. radyo-1'den canlı yayınlanmış, son düdüğün ardından da trt ekranlarında 90 dakikası banttan verilmiştir. bu maçın türkiye'de televizyondan canlı izlenebildiği tek yer trt ankara merkez'deki müdürlük odasıdır. o odada maçı izleyen ekip ise federasyon başkanı halim çorbalı, mehmet ağar, fatih terim ve ali kırca'dır.

    bu da böyle bir anektod olsun...

    (bkz: tarihte bugün)
  • 50
    --- alıntı ---
    neuchatel maçı sadece ali samiyen ile ilgili bir anı değil hayatımın en unutulmaz anıdır.
    o gün o stadda 40 bin kişinin olması nasıl açıklanır ki?
    hayatımın ilk beleş biletiydi.
    alp yalman'ın yeğeni ahmet sınıf arkadaşımız 5 tane bilet getirmiş.
    mümkün değil yoksa bilet bulmamız bulsak bile parayla alabilmemiz.
    çoğumuz kırıyoruz okulu evden habersiz.her maç olur ama bu maça gitmek yasak.izdiham çok fena olacak belli.sinek gibiyiz.ezerler adamı.polisin de copu meşe odunundan o zaman.
    biletler yeni açık.ahmet bile yeni açık bulabilmiş öyle bir talep var,ama amca bunlar açık bileti diyince pis fırça yemiş bunu bulduğuna şükret diye geri alıyormuş biletleri.
    sabah 08:30 alaaddin'in dükkanının önünde buluşma.
    müdür yardımcısı selahattin bey devriye atıyor,elinde kağıt kalem okulu asanları yazıyor kimin umurunda.hemde fen imtihanı var o gün.sanki ertesi gün ölecekmiş gibiyiz ama.
    09:30 civarı stada yaklaşıyoruz.çok geç bile kalmışız.gündüz maçı.
    biletli olsan da garantisi yok girmenin.trafik kilit.
    daha şişli'den başlıyor insanlar bilet sormaya.
    akıl almaz paralar dönüyor,servet teklif ediyorlar birbirimize bakıyoruz şeytan aklımızda.gülüyoruz hepimiz hınzır,hınzır.
    satsam o gitarı alırım.dersler bombok pederden hayır yok.karın tokluğuna okuyoruz.bu parayı ancak 'büyüyünce' görürüm bir arada.herkes benzer şeyleri düşünüyor.büyük para.
    stada ve uğultuya yaklaştıkça şeytan uzaklaşıyor.kabeye geldik.şeytan kaçtı,taşladık onu.konuyu bir daha hiç açmıyoruz.
    şimdi içeri girmek lazım.mahşeri kalabalık.kapılar açılmış ama yüklen,yüklen goygoyundan sıra ilerlemiyor.bir sıra bilet gişesinde bir sıra stada girişte.sıralar birbirine karışmış.bilet gişesinin öünde kavga,dövüş.isyan ediyor millet.gişe açıldığı gibi kapanmış bilet yok.nasıl olur?polis cop çekiyor ama saldırmıyor.en az 50 bin kişi dışarıda.işler karışırsa başa çıkmaları mümkün değil.
    2 saat sonra ilerlemeye başlıyoruz.biletsizler çıkmaya başlıyor sıradan orada bulmak mümkün değil beli ki.yaşımızın avantajını kullanıyoruz.kaynaya kaynaya yaklaşıyoruz girişe.kolluyorlar da bizi.sonunda içerdeyiz.numaralı tarafından giriyoruz.
    stad üzüm salkımı.stad yıkılıyor hemen yukarı en tepeye aradan aradan.bir taraftan yolu,dışarıyı da izlemek istiyoruz maça daha var.
    karnımız aç kahvaltı etmemişiz.pide,ayran bakınıyoruz.keşke en yukarı çıkmasaydık.aşağıda girişte dolanıyor pideci.isteyenlere yukarı gönderiyor.pideler ayranlar havada uçuşuyor.yukarı çıkması mümkün değil artık.sesimizi duyuramıyoruz.aradan yüzünü görebiliriyorum.bitiyor pideler.ayran da yok.
    çok pis açız.ahmet zulayı patlatıyor.toblerone getirmiş kocaman.nerden buldun lan bunu?babası getirmiş amerika'dan gelirken.
    ahmet biraz ukala gelirdi kızardım.meğer en iyi arkadaşımmış farkında değilmişim.boş midelerimiz toblerone'la bayram ediyor.çikolata güzel tuttu mideyi.oh.birde içecek bir şey bulabilseydik.tuvalete de gitmek mümkün değil.
    birden uğultu kopuyor.bütün stad bağırıyor 5,5,5,5,5..
    bizde bilmeden bağırıyoruz.necuhatelliler ısınmaya çıkmış biraz sonra farkediyoruz.
    40 bin kişi elleriyle 5 işareti yapıp boğazını yırtıyor.denizli 5 tane atacağız demişti zira.dalga geçmişti isviçreliler.biliyoruz.günlerdir hazırlanıyoruz buna.göstereceğiz onlara.şimdi hiç dalga geçer gibi değiller.hepsinin gözü tribünlerde.kuzu gibiler şimdi.
    zaman çabuk geçiyor.maç saati geldi ama sesimiz kısılmış,yine açlık ve yorgunluk.adamlar ısınmaya çıktığından beri tüm stad bağırıyor.
    takımlar çıktı.bütün stadda aynı tezarühat yine.5,5,5,5,5,5.
    tanju'da gözüm.atacağına dair hayatım üstüne bahse girerim ama kaç tane atacak acaba?nasıl yürüyor acaba?iyidir inşallah,keyfi yerindedir.
    işte başladı.bir gol yersek her şey biter.top rakipteyken ıslık ve uğultudan kulaklarım acıyor.
    gol oluyor karşı kalede.uğur bu sakallarından tanıdım.kendimizi bırakıyoruz insan seline.ayağa kalkamıyorum.suda yüzüyorum sanki.kendime geldiğimde tirübün ortasına inmişim.çocuklar yok.yukarı çıkmam mümkün değil.aramanın da zamanı değil.susmuyoruz.5,5,5,5,5,5.
    devre bitiyor.gol yok.soyunma odasına gidiyorlar.gol yemedik güzel.
    tanjuyla göz göze geliyorum tamam diyor bana başıyla.eminim bana dedi.
    daha 4 gol var.tanju atacak ama biliyorum.prekazi'de bir frikik atacaktır.
    yukarı çıkmam mümkün değil.yeni yerime alışmaya çalışıyorum.burada pide buldum hemde.çok şükür.
    devre başlıyor.ikinci golu göremiyorum.önüm kapalı.boşver tanju sözünü tutmuş.yer değiştirmişim yine.en allttaki demirlerdeyim.bileğimi sızlıyor.o an farkında değilim iki gün basamıyacağım ayağımın üstüne.bir tane atarsak uzatmaya gidecek ama stad inliyor 5,5,5,5,5..kimse bir tane istemiyor.
    bekliyoruz.üç geliyor.bu sefer çok net görüyorum.uğurum benim.tüm tribün üzerime yıkılıyor.demirlere sarıldım,eziliyorum umurumda değil.delirdik artık.
    5,5,5,5.neuchatelliler bitti.allahım gol yememeliyiz.yanımdaki adam ağlamaya başladı açtı ellerini dua ediyor.top daha çok eski açık tarafında adamlar pis geliyor maçı bırakmadılar.
    kontratak oynuyoruz artık.iş zorlaştı derken tanju uzak köşeye koyuyor plaseyi.ayağını topun altına koyarken anlıyorum oraya atacağını.hayatımda gördüğüm en güzel gol.gömleğimi parçalıyorum.delirdik.yine üstümde bütün tribün.yer değiştirmeliyim bir gol daha olursa aşağıya atlamak zorunda kalabilirim.
    aşağıya bakıyorum çok yüksek.atlayamam.yer de değiştiremiyorum.adımımı sokabileceğim bir boşluk yok.dayanmalıyım.
    yine inletiyoruz 5,5,5,5,5,5.......
    tanju koyuyor beşi.bir elimle demirlere sarılıyorum bir elimle yanımdakini boynuna.onunda sadece bir eli boşta.herkes gülüyor,ağlıyor.toplu bir cinnet hali var.artık bağırmıyoruz zikir başladı sanki.elimizle göstererek 5,5,5,5,5......
    hadi bitir ulan artık,bir necuhatel'li yerde saha karıştı bir şeyler oluyor.bizim yedek kulübesi sahaya daldı,bitirmiş işte bitti,bitti.beş oldu lan işte beeş.
    staddan çıkmıyoruz.hepsi omzularda aslanların.tribünleri dolaşıyorlar.çıkmak yok.
    içerdeyiz daha kutlama var.o gün orada yatalım.
    hatta o gün orada öleyim.dünyanın en mutlu insanı olarak.cennetteyim.
    yıllar sonra o günü düşününce çok sık
    tekrarladığım bir şey.ölmek istediğim tek yer.
    evet ölmeye,ölmeye,ölmeye geldik.
    --- alıntı ---
  • 3
    galatasaray'ın efsaneleşen bir kadroya sahip olduğu maçtır. şöyle ki;

    1. zoran simoviç
    2. ismail demiriz (bülent korkmaz)
    3. semih yuvakuran
    4. cüneyt tanman
    5. erhan önal
    6. metin yıldız
    7. uğur tütüneker
    8. cevad prekazi
    9. mirsad kovaçeviç
    10. tanju çolak
    11. savaş koç (arif kocabıyık)

    yedekler:
    hayrettin demirbaş
    ilyas tüfekçi
    muhammet altıntaş

    goller:
    uğur tütüneker dk.19 (1-0)
    tanju çolak dk.54 (2-0)
    uğur tütüneker dk.77 (3-0)
    tanju çolak dk.80 (4-0)
    tanju çolak dk.89 (5-0)

    sahada 5 atarız masada bırakmayız
    kalbimiz hep seninle galatasarayımız

    (bkz: gercekleri tarih yazar tarihi de galatasaray)
  • 202
    güncel statülere uyarlamaya çalışırsak 16 turu rövanş maçına denk gelen müsabaka. 34 sene önce bugün bu saatlerde 17 mart 2022 galatasaray barcelona maçı ya da 12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçı öncesindeki gibi bir heyecan yaşanıyormuş mesela tüm galatasaray taraftarında. 14 senelik şampiyonluk hasreti bitmiş, hatta üst üste 2 şampiyonluk gelmiş. sebata ermenin verdiği o özgüven ve coşku. takıma ve hocaya duyulan güven, olayların da yardımıyla 3-0 kaybedilen ilk maç sonrası "biz bunlara 5 atarız" diyen bir hoca, saatlerce "5 5 5" diye bağıran 40 bin taraftar ve hakikaten 5 atan bir takım...

    bütün bunların yaşanması bile başlı başına bir mucize, bunun hafta içi öğlen 2'de yaşanmış olması ise doksanlarda doğmuş çocuklar için daha da akıl dışı. görüp görebildiğimiz gündüz oynanan tek avrupa maçı 11 aralık 2013 galatasaray juventus maçıydı, o maçı da hem saat hem skordan dolayı neuchatel maçıyla bağdaştıran çok olmuştu zaten...

    maçın televizyondan canlı yayınlanmayıp biter bitmez "banttan" verilmeye başlaması ise ayrı bir efsanedir. "trt ile kulüp anlaşamadığı için maç yayınlanmadı" diyenler ile "kulüp stad boş kalmasın diye televizyondan yayınlattırmadı" diyenler arasındaki rekabet de hiç yabana atılır cinsten değildir...
  • 27
    önce:
    (bkz: 28 ekim 1988 neuchatel xamax galatasaray maci/#120179)

    3-0'dan tur atlamak, gerçek hayatta değil, olsa olsa rüyalarda yaşanacak bir durumdur. ancak onbeş gün önce la maladiere'de bütün bunlara inanmayan bir kişi vardır.
    genç teknik adam mustafa denizli.
    kendisine uzanan trt mikrofonuna "biz bu takımı eleriz" der.
    spikerin "(gbkz: 3-0'dan elemek biraz zor olmaz mı?)" sorusuna ise denizli, "gerekirse 5 atar, eleriz...!" yanıtını verir..

    ertesi gün, bütün gazeteler mustafa denizli'yi alaya alan, onu hayal tacirliğiyle suçlayan manşetler atar. gazetelere göre tur çoktan gitmiş, galatasaray elenmiştir artık.

    geçen iki hafta boyunca denizli, futbolcularıyla birlikte adeta bütün kamuoyunun da beynini yıkar. bu turu atlayacağız nidaları ilk günlere oranla daha yüksek çıkar. ancak yine de 3-0'ın kolay aşılamayacağı gün gibi ortadadır. denizli'nin beyin yıkamasına en çok inananların başında 12 eylül'ün darbeci komutanı kenan evren gelir. evren, galatasaray'ın xamax'ı 4-0 yenerek eleyeceğini iddia eder...

    isviçre'de yaşananların türkiye'de yoğun bir infial yaratmasının ardından galatasaray, mevzuyu en iyi şekilde kullanarak neuchatel xamax maçını bir anda milli dava'ya çevirir..
    o zaman şimdiki gibi avrupalı rakiplerin türk takımlarına karşı desteklendiği ve tribünlerde "roma polisine kalkan eller kirilsin" şeklinde pankartların açıldığı günler değildir.

    galatasaray, milli davanın amacına uygun şekilde xamax maçı için adidas'a özel bir forma yaptırır.
    forma alışıldığı gibi sarı-kırmızı değildir: günün anlam ve önemine binaen, biraz da "milli takım" havasını yakalayabilmek için kırmızı-beyaz yapılır. öyle ki, formanın göğsünde ufak bir galatasaray amblemi olmasa formaları milli formalardan ayırmak imkansızdır.

    9 kasım 1988'de fransız hakem joel quiniou'nun yönettiği maça galatasaray şu kadroyla çıkar:
    zoran simoviç - ismail demiriz (bülent korkmaz), cüneyt tanman, erhan önal, semih yuvakuran - savaş koç (arif kocabıyık), uğur tütüneker, cevad prekazi, mirsat kovacevic - tanju çolak, metin yıldız..

    maca daha fazla seyirci gelmesi için mac televizyondan da yayınlanmaz.. türkiye tek yürek olmuş, radyo başında levent özçelik'in ağzından çıkacak gol sesine kilitlenir.
    uzun lafın kısası, tribün agzıyla söylersek "galatasaray neuchatel'in üstüne aslanlar gibi saldırmaya başlar". aslanların başındaki teknik adam denizli, cezası nedeniyle maçı tel örgüler ardında seyretmek zorunda kalır.

    tüm türkiye'nin tek yürekte attığı maçın 19'uncu dakikasında çarçabuk bir vücüt çalımıyla ceza sahasına giren uğur tütüneker plasesiyle galatasaray'ı 1-0 öne geçirir.
    dakikalar erir ama ikinci gol bir tülü gelmez.. tribunlerdeki gökgürültüsü xamax'lı futbolcuların üstüne kabus olup çöker ali sami yen o gün avrupa takımlarının cehennemi olacağının sinyalini öyle bir çakar ki, bakan gözler anlamakta geöikmez. ilk yarının son düdüğü çaldığında futbolcular soyunma odasının taraftarlarsa endişe içinde köftecilerin yolunu tutar:
    "eyvah!.. ya stadtan turu atlamamış olarak çıkarsak?" sorusu herkesin beynini kemirir.. ama içeride tura inan denizli ve 16 aslan'ı vardır. denizli "çıkın bu halk için turu alın!" diyerek gladyatörlerini arenaya uğurlar!

    ikinci gol kendini fazla bekletmez.. her zamanki klasik şirket çalışmaya başlar. cevad prekazi soldan ortalar, tanju topu neuchatel ağlarına takar. 2-0

    üçüncü gol için çok bastırır galatasaray. hatta 76'ıncı dakikaya kadar bekler. ama prekazi "herşey bitti" denilen anda sahneye yine soldan çıkar. ortasına uçan kafayı yapıştıran ilk golün sahibi uğur tütüneker olur. neredeyse bütün dünyanın "gooooooool...!!!" diye bağırdığı andır o an.. 3-0

    artık herşey eşittir ama moralman önde olan galatasaray'a dur durak yoktur.
    dünya üzerinde altın, gümüş, bronz ayakkabıya sahip 3 golcüden biri olacak tanju çolak çıkar sahneye. saatler 80'inci dakikayı gösterdiğinde, "gol attığımda orgazm oluyorum" diyen kral, arz-ı endam eder. havadan gelen bir topa kalkan mirsat güneş topu tanju'nun önüne indirir. hızla cezasahasının solundan giren tanju, önce topu sağına alır sonra da öyle bir vuruş yapar ki, top adeta yay çizerek adresini bilen posta güvercini gibi doğruca kaleye uçar. 4-0

    türkiye çıldırır.. maçı televizyondan anlatan spiker ilker yasin'in sesi kısılmıştı. 4. golde sesi zar zor çıkan ilker yasin golün ardından neredeyse hepimizin ortak duygusunu zor duyulan sesiyle dillendirdi: "aman allah'ım ne muthis birşey.. ağlamak istiyorum sayın seyirciler...!!!"

    tanju'nun 89'uncu dakikada gelen 5'inci golu, muhtesem zaferi pekistirir. macın son düdüğüyle sahadaki futbolcular, tribundeki taraftarlar, radyodaki dinleyenler ve tel örgülerin arkasından atlayarak sahaya gelen mustafa denizlide gözyaşlarını tutamaz. trt altyazı gecer ve macın ardından macın tamamının hatta daha sonra da tekrarının tekrarını yayınlayacagını ilan eder.
    mustafa denizli'yi hayal tecirliği ile suçlayanlar, ertesi gun manşetlerde denizli'yi "turkiye'nin en büyük düşünen adamı" ilan etmiştir bile..

    zafer bir duygu seli hgalinda yaşandı ve bittiğinde küçük bir ayrıntı gözlerden kaçıyordu. yan hakemin kafasına gelen bozuk paralar gözlemci ve hakem raporlarına girmiş, isvicreliler sahada yapamadıklarını masada yapacaklarını ilan etmişlerdi. kısa süre içinde uefa semalarından türkiye'ye bir bomba düştü. galatasaray, atılan bozuk paralar yüzünden bozuk para gibi harcanmak isteniyordu. cimbom alnının teriyle kazandığı turu "hükmen yenik" sayılarak kaybedecekti. olayın yarattığı infiali sabah gazetesi manşetinde şöyle anlatıyordu: "o.... cocuklari..!!!" daha sonra uefa'da al take ver külah yaşanan savaşın ardından alman avukat reinhard rauball'ın savunmasıyla galatasaray masadan da zaferle kalkıyordu.
    bu zafer galatasaray'ın iki saha kapamasına mal olmustu ama olsun sahayı kapattırsak da kazanan biz olmuştuk..

    neuchatel xamax macının verdiği moral ile galatasaray, fransa şampiyonu monaco'yu da devirip yarı finale çıktı. avrupa'nın ilk dort takımı arasına girdi. işte bugun yeşil sahalarda yaşadığımız bir çok başarının atfedildiği maç rüzgar gibi geldi gecti. ardında fakir ama başarıya aç ülkenin zor zamanlarında kurtarıcısı olarak siyasilerin de sarılacağı "top"tan yaratılacak basarı hikayelerini bıraktı. çoşkulu ve hızlı akan, ışıltılı bir masal
    nehri gibi maziye aktı...

    (bkz: türk futbolunun makus talihini yendiği maç)
  • 159
    belki defalarca yazdim ama çocuklugumda çizgi film yerine izledigim 2 destan'dan birisi idi. digeri için (bkz: 15 mart 1989 galatasaray monaco maçı).

    ilkokulu türkiye'de okuyodum. peder bu maçlari ve bir kaç maçi daha * vhs kasede çekmi$, oglum tatillerde geldiginde izler diye*. yilba$i ve yaz tatillerinde isviçre'ye geldigimde sabahtan ak$ama kadar bu maçlari izlerdim. $imdi de, neden bu kadar fanatiksin, seninle maç izlenmiyo diyo.

    e, senden ötürü beya..

    not. ne aglamasi beya, gözüme prekazinin sol ayagi kaçti i$te, neden inanmiyosunuz.
  • 196
    türk futbol tarihinin en anlamlı maçlarından biriydi galatasaray - neuchatel xamax karşılaşması. galatasarayımız ilk maçı 3-0 kaybetmiş; ali sami yen’de ki rövanşta ise 5-0 kazanarak muhteşem bir tarih yazmıştı. gerçek bir mucizenin yaşandığı bu mücadeleye yaşımdan dolayı tanıklık edememiş olsam da sarı kırmızı renklere gönül vermiş büyüklerimizin anlatıları beni birçok kez o anlara götürmüştür. o zamanlar ezeli rekabet bugünlerde olduğu gibi "nefret kültürü" üzerine şekillenmemiş olduğundan maçın bitmesi ile birlikte tüm türkiye'nin sokağa döküldüğünü de aynı büyüklerden birçok kez işitmişimdir. ne mutlu kuruluş amacımız ile birebir örtüşen avrupada kazanılmış böyle zaferlere.
  • 127
    türk sporunun makus talihinin kırıldığı efsanevi maç. 1987'deki eskişehir maçı ile birlikte ali sami yen'in koltuksuz, dolayısıyla hiçbir zaman tam bilnemeyecek seyirci rekorunu elinde tutan iki maçtan biridir. özellikle yeni açık tribündeki görüntülerde "seyrek" olan üst taraflar balık istifi konumundayken, alt taraflar sıkıştırılmış grafik dosyaları havasındadır.

    (bkz: tarihte bugün)
  • 200
    ugur tütüneker kafasi, tanju'nun gol sonralarinda salladigi parmagi, leylek bacak prekazi ve direkleri sallayan $utlari, sakalli erhan, yaki$ikli cüneyt, semih yuvabozan*..

    nasil galatasarayli oldun deseler, bu maçi i$aret ederim. vhs orjinal kasedini saklarim hala. 150 kiloluk hitachi video oynaticimizda belki 100 kere izlemi$imdir bu maçi 80li yillarin sonunda. 90li yillarin gelmesiyle de artik dönülmez bir a$k çikmazina girerek bazen kahrolup, bazen ise mest olarak platonik bir ili$kinin startini vermi$imdir.

    (bkz: çocukluk aşkımsın).
  • 18
    bu mactan sonra isvicre lobisi macı masada kazanmaya calı$ınca sabah gazetesi unutulmaz '' orospu cocukları '' man$etini atmı$tı.

    bir de ilginc not; galatasaray'ı uefa'da savunan rauball ali $en'in yakın arkada$ıydı. ali $en'in devreye girmesi ile rauball galatasaray'la anla$tı. avrupa'nın en iyi avukatlatlarından birisi olan rauball'ın müthi$ savunması ile tarafsız saha ile yırtmı$tık. aynı rauball almanya'nın en önemli takımlarından borussia dortmund'un da bir süre ba$kanlıgını yaptı.
  • 203
    mustafa denizli hocanın, ismini galatasaray'ın en büyük 5 -hatta bence ilk sıraya, kendisini çok severim- efsanesi arasına yazdirdigi maçtır "bence". ilk maç sonrası prekazi'nin 3 yediğimiz için kahrolması ve biz bunlara evimizde 5 atarız cevat üzülme demesi, ikinci maç cezalı olduğu için maçı tribünde şeytan rıdvan'ın önünde izlemesi, maç sabahı tüm gazetelerin kafadan takimi elemis olması ve bunun sebebi olarak da mustafa hocayı göstermesi, bu gazetecileri aşağı yukarı 3-4 saat sonra rezil kepaze edişi ve turu alışı. yağ gibi akan takım, birbirinden güzel 5 gol ve avrupa fatihi galatasaray'ın tarih yazdığı bir başka avrupa maçı. şampiyonlar ligi elimizden kaçmış, yanarım ona yanarım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın